Sabah uyandığımda hava
kapalıydı ve her an yağmur yağacakmış gibiydi. Hava biraz serin olmasına rağmen
yine de hırka almadım yanıma. Evden çıkarken havayı tekrar kontrol ettim. Yağmurun
başladığını görseydim mecbur alacaktım hırkayı. Şemsiye almayı hiç istemiyorum.
Şemsiye taşımak zul geliyor bana. Zaten servisin bizi alacağı yer de çok uzak
değil.
Akşam sanırım 16:00 ya da 17:00 arasıydı, arkadaşım beni dürttü. Dışarıyı
gösterdi. Bir yandan rüzgar var, bir yandan yağmur yağıyor. Hava yine kapalı. Akşam
işten çıktım. Hava yine serin. Neyse ki eve gelirken de yağmur yoktu. Kısacası:
Sonbahar yani Eylül yüzünü gösterdi. Ben böyle kapalı havaları seviyorum. Yoksa
ben melankolik miyim? Ama yaz ayını, güneşli günleri de seviyorum. Bu bir
çelişki midir?
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/photography-of-turned-on-street-lamps-beside-bay-during-night-time-771883/
Öyle havaları bende seviyorum. Ama her gün olunca melankoliğe bağlıyor insan. :)
YanıtlaSilAynen :)
Silbende kış' ı severim, ama kış olduğu için değil, arkasından ilk bahar geleceği için...
YanıtlaSilHocam felsefi bakmışsın :)
Silyağmur berekettir, ama ben puslu hava sevmem
YanıtlaSilHem de ne bereket. Senin gibi bir dünya insan da sevmiyor. Kişiden kişiye değişiyor işte.
SilBence "evet" :)
YanıtlaSilGaliba :)
SilTek bir şeye bağlanmayı sevmem. Yaz ayrı güzel kış ayrı güzel. Her mevsimden zevk almak apayrı güzel :) Yaz içimizi ısıtıyor, sonbahar dengeliyor, kış içimizi üşütüyor, ilkbahar dengeliyor. Hayat böyle böyle yaşanıp gidiyor :)
YanıtlaSilSevgilerle ^-^
Mevsimleri ne de güzel anlatmışsın öyle :)
Sil