Powered By Blogger

18 Aralık 2016 Pazar

Pazar günleri ben...

Nereye baksanız, her yerde kediler. Mesela nerelerde mi?

      ·       En basiti çöplerde. Nerde bir çöp tenekesi varsa, oralarda bir kedi ordusu var.

      ·       Herhangi bir dizinin ya da filmin herhangi bir sahnesinde, arka tarafından geçer.

      ·       Suikast sırasında, tam da çatışmanın ortasındadır.

      ·       Acilin kapısında doğururken.

      ·       Arabaların motorlarının içinde.

Bu arada kedilerle ilgili bizimkiler bir belgesel yapmışlar. Belgesel ekibi her yerde kedileri çekmiş. Çöplükte, sokakta, damlarda. Belgesel, Amerika’da çok beğenilmiş. Gelecek aylarda da bir festival kapsamında da gösterilecekmiş herhalde. O belgeseli, bizim millet de izlese çok beğenir. Artık bilimsel bir gerçek ki, kedi videoları izlemek insanı rahatlatıyor. E kedi belgeseli de insanı rahatlatır herhalde.


PAZAR OLUNCA BEN

      ·       Hava kararır kararmaz pazartesi sendromum başlar. Gelirler böyle sağdan sağdan.

      ·       Asabi olurum. Normalde sinirlenmeyeceğim şeylere bile sinir olma durumum ortaya çıkar. Söylenirim, tabi içimden. “Yarın pazartesi, iş var zaten” derim.

      ·       Pazarları gündüz saatlerinde moralim yerindedir, iyi bir insanımdır. Ama akşam olduktan sonra, kurt adam olamayacağıma söz veremem.

      ·       İşin şakası bir yana. Bu arada kurt adam olmak istemezdim. Belki Süpermen. Gerçi doğru dürüst telefon kulübeleri de kalmadı. Süpermen olsam, kostümü mü nerede giyeceğim oda ayrı sorun.

      ·       Büyüttüğümüz kadar olmasa da, insan bir pazartesi sendromu yaşıyor be. Tembellik ruhumuzda var. Ama öğleye doğru sendromdan çıkıyor insan ya.
                               
                                                        YENİ YIL TOTEMİ
     Yeni yıla nasıl girersen, öyle gidermiş derler ya. Ben bi zamanlar üniversite sınavı için dershaneye gidiyordum. O zamanlar dershaneler vardı. Bundan kaç yıl önce hesap edin- Yok la yok. Böyle dediğime bakmayın. Kaç sene oldu şunun şurasında, dershanelerin kapandığı.- Neyse işte, konuyu uzatmayayım. Yine böyle yeni yıl geliyor. Hangi yeni yıl hatırlamıyorum. Kantinde oturduk, hep beraber konuşuyoruz. “Yeni yıl akşamı ne yapacaksın?” falan gibisinden. Bir tane kızcağız, “O akşam tam on ikiye, ders çalışıp gireceğim. Böylelikle sınavı kazanacağım” dediydi. Hepimiz kakara kikiri güldüydük. Sonuç mu? Dershanenin yarısında dershaneden ayrıldım. Baktım, bu işin altından kalkamayacağım. O yüzden sınavı kazanıp kazanamadığından bir haberim yok.
                            

11 yorum:

  1. Halbuki pazartesi de sıradan bir gün.Kendini pazartesinin yerine koy bakalım :) Yazık ya pazartesiye :) Şaka bir yana pazartesi sendromuyla ilgili bir yazım olacaktı blogda.Onu okursan belki daha kolay atlatırsın sendromu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maşallah her soruna bir yazın var :) Danışman dediğin böyle olur :)

      Sil
    2. Hayatın içinde olunca,gelen sorulardan ve sorunlardan feyz alıp yazıyorsun işte :) Güldürdün beni :)

      Sil
  2. Şu pazartesilere alışamadık gitti yaaa:) Yalnız kız kazandı mı sınavı merak ettim şimdi:) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Galiba hiç de alışamayacağız :) Pek sınavları iyi değil diye hatırlıyorum ama. Umarım kazanmıştır :)

      Sil
  3. Selam Cem. Bizimkiler kedilerle ilgili belgesel yapmışlar demek, kim bilir ne kadar bütçeyle yaptılar. Onlara eğlence çıkmıştır. Elin yabancısı aslanları, kaplanları çeker, bizimkiler kediyi çok sevdiklerinden mi, yoksa sırf eğlence için mi yaptıkları bilinmez( ki ikinci seçenek daha kuvvetle muhtemel), keşke o parayla herkesin ne kadar çoklar dedikleri (genelde fare için bile demezler) kedilerin kısırlaştırılmasına harcasalardı, hem sevap işlemiş olurlardı. Ama nerdeeee?
    Ev kadını olarak yaşadım. Pazar gününü hiç sevmem. Takıntı yapacak kadar sevmem. Kitabımın adı da ondan 'Kara Pazarlar'dı. O kara olmasa da ben bir sebep bulup karartıyorum. Kalemine sağlık. Yazmasan nereden bilecektik şu gariban kedileri?

    YanıtlaSil
  4. Ah o kediler yok mu o kediler. Kedi dedin aklıma geldi. Bir gün üniversitesi zamanımda sabah 05:50 civarlarında evden ciktim. Tarihi pek hatırlamasam da kış olduğunu çok iyi biliyorum. Gece uyumamış uykulu ve bitik şekilde evden çıktım. Havanın soğuğu ben dışarı çıkar çıkmaz içime işledi. Önce bi d iş takirdama sesleri geldi ardından o uykulu halim gitti yerine uykusunu almış bir genç geldi. 2 dakika yürüyüp minibüse bindigim yere geliyordum ki çöp konteynırindan bir kedi fırladı ardından bir tane daha. Üzerime doğru geliyor. Neyse dedim iki kedi ne olacak. Kafamı bu çevirdim baktım kediler sağda solda önümde arkamda. Her yerde. Yavaştan bana geliyorlar mahallenin delikanlı kedileri. Bir şey değil yapmadım halbuki onlara derken baktım minibüs farlarını açmış geliyor. Allahım dedim şükür. :)). Gerçekten korktum 10-15 kedinin arasında kalmak gerçekten araba çarpsa daha iyi. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şanslısın ki bu kadar kedi ile bir hatırası olan bir elin parmaklarını geçmez :)

      Sil