Lale Devri’ni anlatmaya devam
ediyoruz. Lale Devri’nde hiç iyi bir şeyler olmadı mı onları anlatıyorduk en
son. Matbaadan bahsetmiştik. En son Nedim’de kalmıştık. Nedim, Osmanlı edebiyatına yaptığı çevirilerle katkıda bulundu. Bu
işi kendinin başkanı olduğu bir kurul vasıtasıyla yaptı. Yaptıkları çeviriler
batı ve doğu dillerindendi.
Kitap demek kağıt demek. Bir kağıt
fabrikası gerekiyordu. Hemen İzmit’te fabrika çalışmalarına başlandı. Lale Devri’nde
yangınlardan İstanbul başını alamazdı. Artık buna bir tedbir alınmalıydı. Bunun
için o zamanlarda itfaiyeciler diyebileceğimiz tulumbacılık diye bir teşkilat kuruldu. Lale Devri’nde olan İstanbul’a
olmuştu. Eğlenceye dalıp gitmişlerdi. Bu durum sadece İstanbul ile sınırlı
kaldı. Anadolu ve Rumeli’yi etkilemedi. Oralardaki yaşam Lale Devri’ndekinden
öncesi gibi aynen devam etti.
3.Ahmet yaptığı bazı uygulamalar halkın
yaşamını daha da zorlaştırdı. Bunlardan biri paranın değerini düşürmesiydi. Bir
başkası da iltizam usulü(vergileri
aracılar eliyle toplama)vergileri genelleştirmesiydi. Sadece bu vergiyi
genelleştirmekle kalmadı. İstanbul’daki esnaf zanaatçılar da bu vergilendirmeden
nasibini aldı. Onlar da artık vergi vereceklerdi. Bu doğal olarak kentte
huzursuzluk yarattı.
3.Ahmet ile ilgili bu huzursuzluk yaşanırken bir yanda da
bu sefer memurlar Damat İbrahim Paşa’dan yakınıyorlardı. Yükselmeyi bekleyen bir
çok memur hala aynı yerlerinde sayıyorlardı. Bu durum homurdanmalara neden
oldu. Memurlar sadece bundan şikayetçi değillerdi. Şikayetçi oldukları bir başka
konu da Damat İbrahim Paşa’nın kendilerini, kendi adamlarına memur etmesiydi.
Kazan artık giderek kaynıyordu. Bardağı
taşıracak son damlanın gelmesi de yakındı. Tarihler 1723’ü gösteriyordu. Osmanlı
için savaş vaktiydi. Bu sefer ki rakip İran’dı. İran’la yapılan bu savaşın bir
özelliği vardı. Bu savaş devamlı, sürekli devam eden bir savaş değildi. Aralıklarla
devam eden bir yapısı vardı. Bu savaş nedeniyle koyulan vergiler bardağı taşıran
son damla olmuştu.
Halk isyan noktasına geldi.28 Eylül 1730’da bu isyan somut
hale gelmiş ve ayaklanma başlamıştı. Damat İbrahim Paşa’ya karşı olanlar için
bundan iyi fırsat olamazdı. Damat İbrahim
Paşa karşıtlarının lideri Kaptanı-ı Derya Mustafa Paşa, eski bir denizci olan
Patrona Halil’i söylemleriyle argo bir deyimle gaza getirdi. Patrona Halil
bunun üzerine İstanbul’da ayaklanma çıkardı.
Ve üç günün sonunda artık İstanbul
isyancıların elindeydi. İsyan Damat İbrahim Paşa karşıtı olarak çıkmıştı. Ve
doğal olarak isyancılar Damat İbrahim Paşa’nın idamını istediler. Yakın adamları
da bu isteklerinin içindeydi. Onların da idamını istiyorlardı.3.Ahmet şimdi ne
yapacaktı?3.Ahmet olayın ciddiyetini anlamıştı. Atacağı adımlar tahtta kalıp
kalmayacağını belirleyecekti. Ve beklenildiği istenilenleri yaptı.
Ama buna rağmen tahtta yine de kalamadı. Patrona
Halil’i maşa olarak kullanan devlet adamları için sahneye çıkma sırası
gelmişti. Onların isteğiyle artık
padişahlık koltuğunda 1.Mahmut oturacaktı. Ayaklanma sırasında isyancılar
Lale Devri’nde yapılan binaları hedef aldılar. O binaların her yerini ateşler
içinde bıraktılar. Yanan bu ateşler artık Lale Devri’nin de bittiğinin
göstergesiydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder