Osmanlı’da sosyal hayat nasıldır merak eder dururdum. Ben de
araştırdım, Öğrendim. Bu bilgileri sizinle de paylaşmak istiyorum. Osmanlı sosyal hayatının şekillenmesinde
iki öğe var. Bunlar sizin de tahmin edebileceğiniz gibi din ve gelenekler. Bana
göre Osmanlı’yı Osmanlı yapan dindir. Bunu sosyal hayatı incelediğinizde
görebiliyorsunuz. Yani sana ya da bana göre durumunu ortadan kaldırıyor.
O zamanlar mahalleler nasılmış ilk onu
merak ettim ve inceledim. O zamanlar muhtar diye bir şey yok. Bildiğimiz anlamda
muhtar Osmanlı’ya 2.Mahmut ile gelmiş. Muhtar yerine o zamanlar din büyükleri
bakıyormuş. Mahalle ve köylerde camiler merkez kabul edilirmiş. Ve evler kıbleye
göre yapılırmış.
Tabi o zamanlar Osmanlı’nın
mahallelerinde ve köylerinde komşuluk ilişkileri, insan ilişkileri çok üst
düzeydi. Yapılanlara baktığımızda bugün için hayal gibi görülüyor. Nasıl
mı? Mahallede kavgalı olanlar varsa onları barıştırmak için mahalleli uğraşıp
dururmuş. Düşünsenize etrafınızda devamlı böyle pozitif insanlar var. Bir de
şimdiyi düşünsenize kim kime dum duma.
foto kaynak: unsplash.com |
Osmanlı’da vakıf çok önemli bir
konumda. O kadar ki mahalle ve köylerde bile vakıflar var. Onlara da Avarız Vakıfları deniyor. Bu vakıfların
kuruluşunda zenginler devreye giriyormuş. Bu vakıf nerede kurulacaksa mahalle ya
da köy oranın zenginleri öncülük edip vakıfı kurarlarmış. Bu olayı şimdi
düşünebiliyor musunuz? Nerede apartmanlarda kapı komşuları birbirini bile
tanımıyor. Peki ne yapıyor bu vakıflar derseniz.
Bu vakıflar cenazelerini kaldıramayan
fakir fukaraya yardım ediyor ki cenazeleri kaldırılsın. Cami, mescit ve okulların
kırık dökükleri varsa onları yapmak. Veya ihtiyaç varsa tabi yenilerini
açmak. İlginç bir ayrıntı daha var. Mahallenin imamının, müezzininin ve öğretmeninin
parası şimdiki gibi bakanlık tarafından verilmiyor. Onların maaşlarını da kendi
bünyelerinde veriyorlar. Yani Avarız
Vakıfları sayesinde. Bu demek oluyor ki. Her mahalle kendi yağıyla
kavruluyormuş.
Bu vakıfların yaptıkları bir ey daha
var. Onu da söylemeden geçmeyelim. O zamanlar su işleri diye bir bölüm yok. Su
işleri de bu vakıflara düşüyor yine. O da su yolu dediğimiz yeni yollar açmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder