Powered By Blogger

9 Kasım 2014 Pazar

Osmanlı sosyal hayatı...(1)

       Osmanlı’da sosyal hayat nasıldır merak eder dururdum. Ben de araştırdım, Öğrendim. Bu bilgileri sizinle de paylaşmak istiyorum. Osmanlı sosyal hayatının şekillenmesinde iki öğe var. Bunlar sizin de tahmin edebileceğiniz gibi din ve gelenekler. Bana göre Osmanlı’yı Osmanlı yapan dindir. Bunu sosyal hayatı incelediğinizde görebiliyorsunuz. Yani sana ya da bana göre durumunu ortadan kaldırıyor.

       O zamanlar mahalleler nasılmış ilk onu merak ettim ve inceledim. O zamanlar muhtar diye bir şey yok. Bildiğimiz anlamda muhtar Osmanlı’ya 2.Mahmut ile gelmiş. Muhtar yerine o zamanlar din büyükleri bakıyormuş. Mahalle ve köylerde camiler merkez kabul edilirmiş. Ve evler kıbleye göre yapılırmış.

       Tabi o zamanlar Osmanlı’nın mahallelerinde ve köylerinde komşuluk ilişkileri, insan ilişkileri çok üst düzeydi. Yapılanlara baktığımızda bugün için hayal gibi görülüyor. Nasıl mı? Mahallede kavgalı olanlar varsa onları barıştırmak için mahalleli uğraşıp dururmuş. Düşünsenize etrafınızda devamlı böyle pozitif insanlar var. Bir de şimdiyi düşünsenize kim kime dum duma.



Osmanlı sosyal hayatı
foto kaynak: unsplash.com


       Osmanlı’da vakıf çok önemli bir konumda. O kadar ki mahalle ve köylerde bile vakıflar var. Onlara da Avarız Vakıfları deniyor. Bu vakıfların kuruluşunda zenginler devreye giriyormuş. Bu vakıf nerede kurulacaksa mahalle ya da köy oranın zenginleri öncülük edip vakıfı kurarlarmış. Bu olayı şimdi düşünebiliyor musunuz? Nerede apartmanlarda kapı komşuları birbirini bile tanımıyor. Peki ne yapıyor bu vakıflar derseniz.

        Bu vakıflar cenazelerini kaldıramayan fakir fukaraya yardım ediyor ki cenazeleri kaldırılsın. Cami, mescit ve okulların kırık dökükleri varsa onları yapmak. Veya ihtiyaç varsa tabi yenilerini açmak. İlginç bir ayrıntı daha var. Mahallenin imamının, müezzininin ve öğretmeninin parası şimdiki gibi bakanlık tarafından verilmiyor. Onların maaşlarını da kendi bünyelerinde veriyorlar. Yani Avarız Vakıfları sayesinde. Bu demek oluyor ki. Her mahalle kendi yağıyla kavruluyormuş.

        Bu vakıfların yaptıkları bir ey daha var. Onu da söylemeden geçmeyelim. O zamanlar su işleri diye bir bölüm yok. Su işleri de bu vakıflara düşüyor yine. O da su yolu dediğimiz yeni yollar açmak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder