Dale Carnegie’nin, Üzüntüyü Bırak Yaşamaya Bak kitabını
okumaya başladım. Kitaptaki öğütlerden biri, anı yaşamaktı.
Ve dün itibariyle
beynimi sadece anı yaşamaya programlamaya çalıştım. Ve fark ettim ki: Ben
gelecekte yaşıyormuşum.
Devamlı, “Nasıl olacak, nasıl gidecek, şu tarih
geldiğinde ne yapacağım” gibi sorular dönüp duruyordu kafamda.
Bir an için anı
yaşamaya başladığımda rahatladım. Resmen hafifledim. Ama ha deyince olabilecek
bir şey değil bu. Her gün ama her gün zihnini buna alıştırman lazım.
Dün zihnimi
devamlı sadece an’da kalmaya çalıştırırken, sıkıldığımı da söylemek isterim. Hemen
eski düşüncelerime dönmek istedim.
Çünkü orası konforluydu. İstediğim gibi
geleceği düşünüp somurtabiliyordum.
Dün yine an’da kalmaya çalışırken sanki
bana imkansızmış gibi geldi. Geçmişi düşünmemek, geleceği düşünmemek. Sadece içinde
yaşadığın anı düşünmek. Çok çılgınca bir şey.
An'da kalmaya çalışmak en zoru ama bunu yapabilmemiz gerek.
YanıtlaSilZor tabii. :)
Uzun yazılarla dolu böyle blog'ları pek seviyorum! :)
Çünkü ben de genelde uzun uzun yazıyorum :))
sevgiler
Aslında çok kısa yazıyorum sen uzununa denk geldin kardeşim :)
SilŞimdi arkadaşımla yaşadığımız dünyayı iyi kullanmadığımız konuştuk. Bunca kötülük ve olumsuzlukların içinde anı yaşamak gerekir diye düşündük sorguladık. Aslında anı yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlıyorsun. Sevgiler.
YanıtlaSilHem de ne kadar zor.
Silha haa bazen anları değil günleri bile yakalayamıyozz :)
YanıtlaSilAynen Deep :)
Silpes etmeden devam et bence
YanıtlaSilAhh bi devam edebilsem.
SilAlıştırma kısmında sıkıntım var :)
YanıtlaSil