Yapımcılar ve sinemacılar tartışmasında somut rakamlar niye yok?


Günlerdir sinemacılar ile yapımcılar arasında bir tartışmadır gidiyor. Parada anlaşamıyorlar orasını anladık. Ama kaç parada anlaşamıyorlar. Ortaya somut rakamlar koymuyorlar. Yok mısır parası, yok şu, yok bu parası. “Yapımcılar olarak biz bir biletten şu kadar lira almamızın hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Ama sinemacılar bize şu kadar veriyor. Burada anlaşamıyoruz” demiyor kimse. Ve görünen o ki, iki taraf da istedikleri olmadıktan sonra anlaşmayacaklarını gösteriyorlar. Bakalım ilk kim pes edecek?

yapımcılar ve sinemacılar

“LİKE’LARINIZIN DA HESABINI VERECEKSİNİZ “
Bu söz sosyal medyada baya gündem oldu. Nihat Hatipoğlu söylemiş bunu. Mizahı muhakkak yapılacaktır. İlk duyduğumda bende de bir gülümseme belirdi. Ama muzipliği bir kenara bırakıp düşünürsek. Nihat Hoca haklı. Bir kişi hakkında yalan yanlış bir tiviti sende paylaşırsan, senin takipçilerin de bunu görecek. Sende milletin bu yalan yanlış haberden, haberdar olmasına vesile olacaksın. Çok saçma gibi ama değil. Şimdi sosyal medyadaki paylaşımları bir göz önüne getirin. Bu dediğime uyan kaç paylaşım hatırlayacaksınız hemen. Sizi kastetmiyorum. Başkalarının bu konudaki paylaşımlarını.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/mm5rABWXNDg

İnternette her paylaşılan şeyi doğru kabul etmek...


Bir tane fotoğraf. Altında o kişinin söylediği iddia edilen söz. Ve bu fotoğrafı paylaşanın yorumu. Yorumu o fotoğraftaki sözün doğru olduğunu kabullenerek yapıyor. Tamam da ne belli? Artık ben bu tarz paylaşımlara inanmıyorum. Çünkü o kişiyi karalamak isteyenler bunları yapıyor. Onların yaptıkları bu olaylara alet olamam. O fotoğrafta yazan sözleri, o kişinin ağzından duymadıktan sonra inanmam. Eğer böyle paylaşımlar yapanlar varsa, bence bir düşünsün.

internette karalama yapma

BU SENE KAR TUTMAYACAK MI?
Düzce’de bu senenin ilk karı yağdı. Ama nasıl yağdı? Geldi geçti. Kar tutmuyor bu sene. Bunun tek nedeni olarak küresel ısınma geliyor aklıma. Buralar kardan geçilmezdi. Şimdiler yağıp geçiyor. Yoksa bu sene gerçekten kar tutmayacak mı? İlerleyen günlerde göreceğiz.

İDEFİKS, GÜZEL KİTAP REKLAMI YAPMIŞ
Dün akşam televizyonda İdefiks reklamlarına denk geldim. Harika olmuş. Mesela bir kızcağız. Otobüste kitap okuyor. Kitaptan bir cümleyi dış ses okuyor. Sonra, “Kitap okumak güzel” gibi bir şey diyor. Son dönemde güzel, ilgi çekici kitap reklamları yapılıyor.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/full-frame-shot-of-computer-326514/

Murat Bardakçı, okuduğum köşe yazarları arasında artık...


     Murat Bardakçı, Gülriz Sururi hakkında bir yazı kaleme almış. Ne demiş diye merak ettim ve okudum yazıyı. Tek kelimeyle harika bir yazıydı. Yazılarında hak neyse, gerçekten onu söylüyor. Tarafsızlığını seviyorum. Okuduğum yazıyı beğenince diğer yazılarını da okudum. Onları da çok beğendim. “Ben bu adamı bu zamana kadar niye takip etmemişim” dedim. Kendime tümden haksızlık etmeyeyim. Yazılarına bakmışımdır. Ama bu kadar beğendiğimi hatırlamıyorum. Yazı dili de çok güzel. Takip ettiğim köşe yazarları listesine Murat Bardakçı’yı da aldım bundan böyle.

Murat Bardakçı köşe yazıları

ARKA SOKAKLAR’I NEDEN BU KADAR ÇOK SEVİYORUZ?
Hüsnü’nün çocukları, Mesut’un çocuğu hep gözümüzün önünde büyüdü. Arka Sokaklar’ı bu kadar çok sevmemizin nedenlerinden biri de bu olabilir mi? O çocukların sevinçlerine, üzüntülerine şahit olduk. Elimizde büyüdü derler ya. Bu çocuklar, Arka Sokaklar izleyicilerinin gözünde bu şekilde.

GÖZLÜĞÜMÜ MAVİ IŞIK KORUMALI YAPTIRARAK HATA MI YAPTIM?
Gözlüğümü yeniledim. 1’di 1,25 oldu camlar. Atasun’dan aldım yeni gözlüğümü. Mavi ışık koruması da yaptırdık. Ama internette bu mavi ışık için zararlı ya da zararsız diye muhabbetler dönüyor. Şimdi ikilemde kaldım. Hata mı yaptım mavi ışık koruması yaptırarak? Oradaki eleman, “Bir ay değiştirme süresi var. Sorun olursa mavi ışık korumasını kaldırırız” dedi ama. Kullanmaya dün başladım. Yarın iş yerinde ilk defa kullanacağım, bilgisayar karşısında. İlk orada deneme fırsatım olacak.


Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/bm_TlyT9Nfs

Bir çocuğun hayali: Enes Batur'u görmek...


     Ünlülerden kadın bir sunucumuz dişleriyle ilgili bir operasyon yaptırmış hastanenin birinde. “Çok iyi geldi” falan diyor İnstagram hesabında. Altına yapılan yorumlara baktım. Aynı dertten muzdarip olanlar hangi hastane ve doktor diye sormuş. “Dmden yazdım” demiş kadın sunucumuz soruyu soran birine. Yorumları okumaya devam ettim. Alttaki yorumlarda bir dünya kişi aynı soruyu tekrar tekrar sormuş. Ama ilk defa kendileri soruyormuş gibi. “Diğer takipçiye yazdığınız gibi bana da dmden yazar mısınız?” diyen görmedim. Çünkü diğer yorumları okuma zahmetinde bulunmamışlar. O kadar tembel olduk ki.

BİR ÇOCUĞUN HAYALİ OLMAK
     Enes Batur son videosunda lösemili Adnan’ı ziyarete gitmiş. Enes’i çok seviyormuş Adnan. Enes Batur’u seversiniz sevmezsiniz, orası ayrı. Ama bu adam çocukların kalbine girmeyi başarmış. Ve hayalleri olmuş. O çocuğun ve diğer çocukların sevincini görmek çok güzeldi. Hele bir tanesi vardı. Enes’i görünce gözleri parladı resmen. “Sen gerçek misin ya?” dedi şaşkınlıktan. Bir an olsun çocukların sevincini görmek o kadar mutlu etti ki beni. Sizce de bir çocuğun hayali olmak çok şey değil midir?

Enes Batur

İLK ZAMANLARDAKİ BARIŞ ÖZCAN
     Youtube’da daha sonra izle bölümüne attığım Barış Özcan’ın Mona Lisa tablosuyla ilgili bir videosunu izledim bugün. Video 2015 yılına ait. Şimdiki videolarıyla karşılaştırdığımda o kadar kalitesi düşük ki. Ses iyi değil. “Kanalıma abone olun” diyor. “Bir sonraki videoda görüşmek üzere” diyor. Şimdi bunların hiçbirini yapmıyor. Ve videoları o kadar profesyonel ki şimdilerde. Ben başından beri Barış Abi’nin hep videoları iyidir, hep profesyoneldir diye kabullenmişim. Bugün ki videoyu izledikten sonra anladım ki Barış Abi’de Youtuber’ların ilk başlardaki öğrenme sürecini yaşamış.  


Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/boy-wearing-orange-shirt-blowing-on-dandelion-1231215/

Gülriz Sururi'nin cenaze töreni istememesi üzerine...


     Gülriz Sururi cenaze töreni istememiş. O yüzden ölüm haberini defnedildikten sonra öğrendik. Bence çok yerinde bir karar vermiş. Birkaç yıl önce ölen eşi için de cenaze töreni yapılmamış. Çünkü sanatçıların cenaze törenlerini biliyoruz. Magazinsel bir hal alıyor. Oda böyle bir şeye malzeme olmak istememiş. Gülriz Sururi dendiği zaman her zaman aldığı bu kararı gelecek aklıma. Ve kendisini büyük bir saygı besleyeceğim.

Gülriz Sururi cenaze töreni

ÜCRETLİ POŞETE DE ALIŞACAĞIZ
Yeni yılın ilk gününden itibaren poşetler de ücretli satılmaya başlandı. Mesela marketlerde 25 kuruş. İlk gün marketlerde, “Böyle şey olur mu?” diyenler olmuş. Ben bu kararı sonuna kadar destekliyorum. Sokaklar poşetlerden geçilmiyor. Zaten çevreye verdiği zarar yüzünden böyle bir karar alındı ya. İlk başlarda tepki olması doğal. Ama zamanla bu da oturacak. Aynı zamanda poşet israfının da önüne geçilmiş olacak.

KILIÇDAROĞLU BU SORUYA CEVAP VERDİ Mİ?
Kılıçdaroğlu, genel başkan olduğundan beri 9 seçim kaybetmiş. Kendisine hiç soruldu mu? “9 seçim kaybettiniz. Ama buna rağmen hala partinin başındasınız. Siz demokrasiye inanan biri olarak, hala partinin başında kalmanızın uygun olduğunuz düşünüyor musunuz?” diye. Eğer böyle bir soru sorulduysa nasıl bir cevap verdi merak ediyorum.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/_L3KpEED4UQ

Yaşlılara bile merhametimiz kalmamış...


     Doktor sırası bekleniyor. Kapı önü sıkış tepiş. Halbuki herkesin sırası var. Ama kimsenin kimseye güveni yok. O yüzden herkes kapıya yığılmış. Tam bu hengamede yaşlı bir amca geliyor ya da yaşlı bir teyze. Bazısının iki koluna yakınları girmiş şekilde zar zor yürüyor. Kimisi tekerlekli sandalyede. Kimisi ise sedyede. Sıra falan dinlemeden dalıyorlar içeri. Doğal olarak. Olması gereken bu. 

yaşlılara merhamet göstermek

     Sıra bekleyenlerin gözünde ateş var. “Nereden çıktı şimdi bu?” dercesine. Yaşlılara bile merhametimiz yok yani. İçerden çıkıyor tekerlekli sandalyede amcamız ya da teyzemiz. Yakını, “Yol verin, yol verin” diye bağırıyor. Sesinde bir bezginlik. Tahammülümüz kalmamış yaşlılara. Bu millet nasıl bu hallere geldi? Varın siz düşünün bu sorunun cevabını.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/QyrDMIEjh6M

Sarılmak güzeldir...


     Sarılmak güzeldir. Dün gece tv8’de, O Ses Türkiye Yılbaşı Özel programına bakıyoruz. Gelen konuklardan biri, son dönemin komedi dünyasında parlayan isimlerinde biri. Doğu Demirkol. Şarkıdan sonra çok güzel bir gösteri yaptı. Yılın son günü bizi güldürdü. En son kimin takımına gideceğini söyledikten sonra sanırım. Önce de olabilir. Tam hatırlamıyorum şimdi. Beyaz’dan, programına gelmiş bir konuğu gibi kendisine sarılmasını istedi. 

sarılmak güzeldir

     Ben böyle bir şeyi söyleyeceğini beklemezdim. Biliyorsunuz erkekler böyle bir şey isterse toplumda güçsüzlük emaresi sayılır. Ama Doğu Demirkol buna rağmen bunu dile getirdi. Tıpkı programına gelen konuklara sarıldığı gibi sarıldı Beyaz. “Kaç yaşında adam, ne sarılması” diyebilirsiniz. Ama öyle değil işte. İnsan kaç yaşında olursa olsun sarılmaya ihtiyacı vardır. Sarılmanın altında yatan asıl şeye, yani sevgiye ihtiyacı vardır. İnsan sevdiğine sarılmalıdır. Her fırsatta. Çünkü sarılmak güzeldir.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/photo-of-two-persons-wearing-white-shirt-1166575/