Hayatta çok istediğim şeyler olmadı diye moralim bozuluyor. Kimin bozulmuyordur ki. Ama sonra aklıma, “Her başımıza gelen şeyde, bir hayır vardır” sözü geliyor. Bir şey olmuyorsa daha vakti gelmediği içindir. Belki de o çok istediğim şey olursa, bizim açımızdan kötü olacağı içindir. Bunları düşünüyorum. Bunları düşünüyorum ve ferahlıyorum.
KENDİME BİLE GÜVENMEDİĞİM ZAMANLAR OLUYOR…
Bu devirde
kimseye güvenmem. Çünkü bazen ben kendime bile güvenmiyorum. Güvensizlik
seviyem nirvanaya ulaşmışken benden güvenmemi beklemeyin. Böyle atıp tuttuğuma
bakmayın. İnsanız sonuçta. Güvenmeden olmuyor. Güvenmeden yapamıyoruz. Birine güvenmek
ihtiyacı duyuyoruz. Kimseye güvenmeden yaşamaya çalışmak deli olmak gibi bir
şey bana göre.
HİÇ ÇALIŞMASAYDIK VAKİT GEÇİREBİLİR MİYDİK?
Bazen çalışmadan
bir hayat nasıl olurdu diye düşünüyorum. Ben bu konuyu açtığımda babam, “Sıkılırsın
oğlum” diyor. “Bir gün yattın. İki gün yattın. Sonra nasıl zaman geçireceksin?”
Bir şey yapmadan, vakit geçirmeye çalışmak. Gerçekten insanı deli edecek bir
durum. İnsan illa ki bir şeylerle uğraşmalı. Vakit geçirmeli. Hobin ile de bir
gününü dolduramıyorsun. En azından ben dolduramadım. İlla ki bildiğimiz anlamda
bir işte çalışmak istedim.
ALDIĞIMIZ KARARLARIN SONUÇLARINI GÖREBİLSEK…
İnsan hayatıyla
ilgili büyük kararlar almak durumunda kalıyor. Ama aldığın karardan bir türlü
emin olamamak durumu var ya. İnsanı yiyip bitiriyor. Aldığımız kararın sonucunu
görme imkanımız olsa keşke. Zaman makinesi olsa da gitsek. Aldığımız karardan
yıllar sonrasını görsek. “Aaa, bu yanlış kararmış. Hemen bunu değiştireyim”
diyerek geri dönsem ve aldığım karardan vazgeçsem.
ANNE/BABANIN YAŞADIĞI HAYAL KIRIKLIĞI…
Çocuğunu en iyi
şekilde büyütmek için elinden gelen şeyi yapıyorsun. Ve o çocuk, gün gelip
büyüyor ve sana asi oluyor. Bazıları el bile kaldırıyor. Bazıları öldürüyor
bile. Bu nasıl bir iştir? Sen çocuğun olunca havalara uçuyorsun sevinçten. O sevinçten
havalara uçtuğun çocuk, gün geliyor katilin oluyor. Ya da yaşlılığında sana
bakmıyor. Sana yüz çeviriyor. Anne ve babanın yerine koysanıza kendinizi o
anda. Nasıl bir hayal kırıklığıdır o?
KLASİKLEŞMİŞ KONULAR ÜZERİNE YAZMAM…
Yazdığım konulara
bakıyorum da. İnsanlık var olduğundan beri olan olaylar. Ve kıyamete kadar da
bunlar yaşanmaya devam edecek. Klasikleşmiş olaylar bunlar. Ama buna rağmen,
yine de bunlarla ilgili yazıyorum. Bu gibi durumlarla ilgili yazmayı sevmem
aslında ben. Kendimce yeni şeyler yazmanın peşinde koşarım. Ana/babası, çocuğu
büyütmüş ama çocuk onlara bakmamış. Her gün duyduğumuz, sıradan bir haber. Bunları
yazmak, sanki bana da, okuyana da bir şey katmazmış gibi. “Her gün olan
olayları yazmışsın kardeşim” diyebilir biri. O yüzden farklı şeyler yazmak
istiyorum. Ne yazacaksam artık?
UZUN BİR YAZIYI OKUR MUYUM?
Çok uzun bir yazı
gördüğümde, “Bu ne ya? Bu yazı okunur mu?” demem. Hemen ön yargılı olmam. Yazının
konusu sevdiğim bir konuysa ve yazan, okutturacak bir şekilde yazdıysa, ne
kadar uzun olsa da okurum. Merak ettiğim bir konu ise hele, su içer gibi
okurum. Yudum yudum okurum. Hazmede hazmede okurum. Bununla ilgili daha önce de
yazmış olabilirim. Muhtemelen tekrara düştüm.
BİTMEYEN, YAZI TARZIMI BULMA MESELESİ…
Yazma konusunda
çok değişken bir ruh haline sahibim. Bazen, kısa kısa yazmak istiyorum. Bazen bilgi
içeren makaleler. Bazen uzun yazılar. Ama bir türlü tatmin olamıyorum. Belli bir
yazı stilim yok. Böyle olmasının nedeni, belki de istediğim okunma oranlarına
ulaşamadığımdandır.
ESKİLERİN AKLIMA GELMESİ…
Gün içerisinde
bazen eski günlerim aklıma geliyor. Bazen ilkokul dönemimden bir sahne, bazen
de ortaokul dönemimden. Ya da arkadaşlarla top oynadığımız bir günü hatırlamış
buluyorum kendimi. Mesela okuldan erken çıktığımız bir günü hatırlıyorum. Eve gelişimi
ve televizyonu açmamı. Ne izlediğimi hatırlamıyorum ama.
BİR SAYFA OLSA BİLE OLMUYOR BAZEN…
Kitap okuma
alışkanlığı elde etmek için günde 10 sayfa bile olsa okumayı önerenler var. “Günde
10 sayfa nedir kardeşim. Okurum elbette” diyorum. Ama gün geliyor bir sayfa
bile okuyamıyorum. Okumak istemiyorum. Yani okumayacak olan bir sayfa da olsa
okumuyor.
SANKİ SADECE YAZIN ÖLÜYOR İNSANLAR…
Haziran ayını
düşündüm. Yaz ayını. Yine sıcaklar gelecek. Ve biz yine sıcaklarda
kavrulacağız. “Önümüzdeki yaz kim ölecek?” dedim. Sanki ölümler sadece yaz
aylarında olurmuş gibi. Yakınlarımı genelde yaz ayında kaybettiğim için ben de
böyle bir düşünce oluşmuş.
ÖZELİMİ YAZMAK…
Bazen blogda yazı
yazarken, yazdığım bazı şeyleri siliyorum. “Bu, çok özel oldu galiba” diyorum.
Ya da, “Bunu yazarsam beni eleştirirler ve kınayabilirler” diyorum ve
yazdıklarımı siliyorum. Blogda yakın olduğum arkadaşlarımın tepki göstereceği
düşünceler bunlar. Benimle ilgili düşüncelerini kökten değiştirecek. Kökten değiştirecek
ağır oldu. O kadar olmasa bile bir mesafe koyabilirler.
BANA YAMUK YAPAN ANKET ŞİRKETİ…
Bir anket şirketine
üye olmuştum. Arada anket gönderiyordu. Yapıyordum. Anket doldurmayı seviyorum
nedense. Böyle böyle yaparken anket göndermeyi kesti. Ulan alacağımız üç kuruş
bir şey. Aylar sonra baktım, anket göndermiş. “Başka kapıya kardeşim” dedim.
ÖLÜM, SIRADAN BİR ŞEYMİŞ GİBİ…
Kendimiz üzerine
düşünüyor muyuz hiç? Etten, kemikten varlıklarız. Gün gelip ölüp gideceğiz. Hiç
buna kafa yoruyor musunuz? Ölüm sanki normal bir şeymiş gibi. Askerlik, evlilik
gibi. “Amannn, şimdi ölmekle uğraşamam ben” dediğimiz bir işmiş gibi. Öleceksin
ama dünyada yine yaşamaya devam edecekmişsin gibi. Ölme, sanki böyle bir şeymiş
gibi hissediyoruz. “Sinek ısırığı gibi. Her şey iğnenin ucu girene kadar” diye
anlatırmışız gibi oldu ölüm sanki.
ELON MUSK GİBİ BAŞARILI OLMAYI İSTEMEK…
Başarılı olmak
için kişisel gelişim videoları izliyoruz. O videolarda başarılı olmuş insanlara
verilen örnekler Elon Musk gibi insanlar. Tamam da, hepimiz Elon Musk gibi çok
mu başarılı olacağız? Çıtayı oralara koymak bizi hayal kırıklığına uğratmaz mı?
Senin kendince, Elon Musk olacağın yer neresi? Galiba önce hayatımızda bunu
belirlememiz gerekiyor.
KEDİLER DE HASTA OLURMUŞ…
Kedi bakmaya
başlamadan önce hiç düşünmezdim hasta olduklarını. Onlar kedi ve köpekler. Yaşarlar
ve ölürler. Yaşlılıktan veya araba çarpmasından. O kadar. Hiç hastalanmazlarmış
gibi gelirdi bana. Meğer öyle değilmiş. Bir çok hastalıklara
yakalanabilirlermiş.
KENDİN OLMAK GİBİSİ YOK…
Kendin olmak çok
güzel bir şeymiş. İçindekini, hiç değiştirmeden karşı tarafa olduğu gibi
söylemek, çok güzelmiş. Ne kadar kendin olursan, o kadar mutlu oluyormuşsun. Çekinmeyin
ya. Kendiniz olun. Kendiniz olduğunuzda, çok mükemmel bir kişilik olmasanız
bile kendiniz olun.
HAYATI ANLAMAK…
Bundan 7-8 yıl
önce şöyle bir not aldığımı hatırlıyorum: “Bazen hayatı çözdüğümü sanıyorum.
Ama sonra bir şey oluyor. Meğer çözmemişim, çözdüğümü sanmışım” diye. Bugün
için hala değişen bir şey yok. Ama o günlerden bu günlere, biraz daha hayatı
tanıdım. Hala da tanımaya çalışıyorum. Hayatı tanımak derken, çok büyük şeyler
hayal ediyorum. Nedense hep en yüksekten düşünüyorum. Benim için hayatı tanımak
nedir peki? Karşılaştığım her durumla başa çıkabilmektir. Nasıl başa
çıkabileceğimi öğrenmiş olmak.
çalışmasaydık ama zengin olsaydık geçerdi zaman valla :)
YanıtlaSilDünyayı dolaşırdın Deep :)
SilBu yazın çok güzel olmuş. İstediğimiz şeyler genelde olmaz ama hayırlısı diyip geçiyorum. Bizi neye dönüştüreceğini bilemeyiz hiçbir şeyin.
YanıtlaSilÇalışmayınca yine bal gibi geçiyor vakit. Hep evdeyim ama yine zaman az geliyor, daha şunu şunu yapacaktım gün bitmiş diyorum.
Anne baba konusunda haklısın. Evlatlar hayırsız olabiliyor. Biraz da nasıl yetiştiklerine bağlı bence. Günümüzde bir de kötü örnekler çabuk yayılıyor internet televizyonla, daha küçük yaşta bozulmaya başlıyor insanlar. Değerlere sahip çıkmayı bilmiyorlar. Sanki kendileri hiç yaşlanmayacak, ölmeyecek sanıyorlar. Çağımızın sorunu bu kafana göre yaşa, istediğin tüm kötülükleri ahlaksızlığı yap, kimse karışamaz sana mantığı var.
Bizi neye dönüştüreceğini bilemeyiz hiçbir şeyin. Bu sözünü çok beğendim :)
SilBu yazında stresini boşaltmışsın,stres boşaltmak iyidir,deşarj oluyor insan..:) "Bir şey olmuyorsa daha vakti gelmediği içindir. Belki de o çok istediğim şey olursa, bizim açımızdan kötü olacağı içindir." demişsin,çok doğru..Başımıza gelen tüm sıkıntılara katlanmak,bunun Allah(cc)tan gelen birer hediye olduğunu düşünmek lazım..Sıkıntıya katlanır ölürsek,ahirette yerimiz hazır demektir, yaşarsak o istediğimiz şey kimbilir belki ansızın karşımıza da çıkarılabilir..Sonuç,herşey Allah(cc)'ın takdiri ile olur.. :)
YanıtlaSilStres falan kalmadı gerçekten :)
SilKimseye güvenmeye gelmiyor maalesef:)
YanıtlaSilYazabilmek de yeterince büyuk bir olay günlük hayatın koşuşturmasında bence
Kesinlikle :) İş yeterince yoruyor insanı. Kafayı toplayıp yazmak kolay değil.
SilEskiden beklentiye girerdim ve olmayınca aşırı derece demorilize olur buda bana ve etrafıma yansırdı artık fazla ümitlenmiyorum ve beklentiye girmiyorum
YanıtlaSilBeklentiye girmemeyi başaramıyorum.
SilKesinlikle öyle. Önceleri daha çok okunuyordu.
YanıtlaSilHocam olmadığını düşündüğümüz ve her şeyde bir hayır vardır dediğimiz anlar var ya, inan o zamanlarda bile hayırlı şeyler oluyor ama farkına varamıyoruz:) Ayrıca bana güvenebilirsin :)))
YanıtlaSilHaklısın hocam. Her zaman bi hayır var. Sana güveniyorum hocam :)
Sil