Eskilerden bir Amerikan filmi izliyorum.
1994 yapımı. Ucuz Roman.
Filmde katilimiz bir adamı öldürmeye,
adamın evine gidiyor. Katildeki rahatlığa bakın ki, adamın evde olmadığını
görünce ve uzun süre eve gelmeyince öldüreceği adamın evinde adamın tuvaletini
kullanıyor. Hem de elinde dergi ya da okumalık başka bir şeyle.
Bu arada silahını yanına almak yerine
mutfak tezgahının üzerine bırakıyor. Öldüreceği adam, babasından yadigar
saatini almak için tekrar eve geldiğinde mutfak tezgahının üzerinde silahı
görüyor.
Tam silahı eline aldığında tuvaletten
çekilen sifonun sesi geliyor. Tuvalet kapısının tam karşısına geçiyor elinde
silahla birlikte.
Mutfak tezgahında silahı fark etmeden önce,
kendisini öldürmeye kimsenin gelmediğini düşünerek ekmek kızartma makinesine iki ekmek atıyor.
foro kaynak: beyazperde.com |
Katil tuvaletten çıkıyor ve öldüreceği
adamla göz göze geliyor. Öylece bakışıyorlar. Tam o anda ekmeklerin kızardığını
haber veren ekmek kızartma makinesinin sesi geliyor.
Adam da o sesin verdiği tedirginlikle
silahı ateşliyor. Ve katil kan revan içinde yere yığılıyor.
Burası bana biraz saçma geldi. Hangi
katil, öldürmeye gittiği adamın evinde tuvalete girer? Hadi tuvalete girdi
diyelim. Tuvalete girerken silahını mutfak tezgahının üzerine bırakır mı?
Amerikan sinemasında katilleri hep
profesyonel bir yapıda gösterdiler bize. Hiç profesyonel bir katil böyle bir
abukluk yapar mı?
Katil ben olsam, ben bile bunu yapmam. Ben
olsam tuvalete de gitmezdim zaten. Tedirginlik içinde öldüreceğim adamın eve
gelmesini beklerdim.
Filmde öldürülecek adam olan boksör de
katili öldürdükten sonra başka bir adamı daha öldürüyor. Öldürmek bu kadar
kolay mı? Öldürmeye bir başladın mı önüne alamıyorsun artık.
Film hakkında birkaç notumu da paylaşayım.
Filmin süresi çok uzun. 2 saat 58 dakika.
Yine aynı katilin, silahını mutfak
tezgahının üzerinde bırakmasının abukluğunun dışında birde arabada giderken,
arka koltuktaki adama silahını doğrultup konuşması.
Öldürme amaçlı olarak değil, öylesine. Ve
o anda silahın ateş alıp arkadaki adamın beynini uçurması.
Türkçe dublajın herhangi bir sansüre
uğramadan yapılması. Olduğu gibi ne varsa telaffuz edilmesi. Aslında en güzeli
bu. Böylece filmin içine daha çok giriyorsun.
Notlarım da böylece bitti ve yazının
sonuna geldik. Görüşürüz millet.
Hahaha, ama o filmin özelliği zaten o abukluklar :)
YanıtlaSilAma çok abuklar :)
Sil