Powered By Blogger

11 Ağustos 2019 Pazar

Yılmaz Özdil yazıları gereksiz uzun...


     9 Ağustos 2019 tarihli Yılmaz Özdil yazısını okuyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale’deki konuşmasını aktarıyor. Konuşma oku oku bitmiyor. Sıkıldım. Hemen yazının sonuna geldim. Nereye bağlayacak diye. Tamam, vermek istediği mesajı çok iyi vermiş. Ama o konuşmayı niye o kadar uzun tutuyorsun ki? Yazının konusuyla ilgili yeri al geç. 

Yılmaz Özdil

     Tek bu yazısıyla ilgili de değil bu durum. Birde meşhur olay sıralama listesi vardır. Bir tarihten başlar olayları sıralamaya. Şu tarihte şu olmuş, şu tarihte şu olmuş diye. “Tamam, bitsin artık bu örnekler. Ne anlatmak istiyorsan ona gel” demişimdir çoğu zaman yazılarında. Bu uzatmaları sebebiyle devamlı bir okuru olamadım ya zaten.

Foto kaynak: https://unsplash.com/photos/QWeOB-JiHoQ


14 yorum:

  1. Köşenin belli bir uzunlukta olması gerekiyordur belki, gazete ile anlaşması bu şekilde olabilir, belli bir sütun ve satır ayrılması konusunda

    YanıtlaSil
  2. bilemedim okumadığım bir yazar :)

    YanıtlaSil
  3. Hey yazdığını okumadım ama yazıları uzun ve detaylı. Genç yazarlardan oluşan bir ekibi olduğunu düşünüyorum. Ne dersin?

    YanıtlaSil
  4. Ben kalemine söz etmiyorum ki :) Vermek istediği mesajı çok iyi veriyor. Onda bir sorun yok zaten. Sadece örneklendirmeleri sıkıyor insanı.

    YanıtlaSil
  5. Yılmaz Özdil kadar kısa ve öz anlatan bir yazar olduğunu sanmıyorum. Belki siz Erdoğan'ın konuşmasını izlediğiniz için o konuşmayı biliyorsunuz ama bilmeyenler için o açıklama aktarılması gerekiyordu ki söylenilen çelişkiler gün yüzüne çıksın. Ben öyle gördüm teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yılmaz Özdil dışında Ahmet Hakan da var kısa yazan. O yazı için söylediğin gerçekten mantıklı. Ama benim dediğim durum yazılarının geneli itibariyle geçerli.

      Sil
  6. Yılmaz Özdil Türkiye'nin çok sayılı saygımıza layık köşe yazarlarından bir tanesi. Bir ekoldür kendisi. Tıpkı Emin Çölaşan, Bekir Coşkun gibi. Köşe yazılarının da bir metodu ve kuralları vardır. Kendini gazeteci ilan eden yeni nesil "türedi" bazıları gibi çalakalem ve Twitter paylaşımından hallice kısa kısa yazılmaz. Çünkü köşe yazısı her şeyden önce "argümantatif" tir. O eleştirdiğiniz "örneklemeler" Yılmaz Özdil'in sunduğu "argüman"lardır. Bir konu köşe yazısında aktarılırken o örneklemeler üzerinden mantıksal "temellendirme" yapılmak zorundadır. Aksi halde yazılar eğitimli kesim tarafından ciddiye alınmaz çünkü temellendirme yapılmadan bir görüş savunulamaz. Yani bir konuyu temellendirme, artısı ve eksisiyle sunma, argümanları kıyaslayarak tez-antitezden yola çıkıp senteze ulaşma esasına göre kaleme alınır köşe yazıları. Son 20 yılda o kadar alt yapısız, cahil cühela insan "köşe yazarı" yapıldı ki, halkımızın büyük bölümü köşe yazısı nasıl yazılır ve kaleme alınmış bir köşe yazısı nasıl analiz edilir, nasıl eleştirilir bilmiyor. Sizi tenzih ediyorum elbette. Yılmaz Özdil'in köşe yazıları "uzun" değil; gerçek ve kurallı bir köşe yazısının olması gerektiği gibi. İkinci olarak da Yılmaz Özdil gibi gerçek saygınlığa sahip gazetecilerin kendilerine has "üslupları" ve "tarzları" vardır. Üçüncü olarak da son yıllarda ülkemizde cahilleşme arttığı için konuların önünü arkasını tüm tarihsel akışıyla bir aptala anlatır gibi anlatmak ve çok detaylı bilgi vermek gerekiyor. Mesajı kısa ve öz almak, uzun okumalar, metin analizleri yapmak istemeyen kişiler için köşe yazısı okumak yerine Twitter çok iyi bir kaynak olabilir örneğin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlarınızı zevkle okuyorum. Emeğinize sağlık. Muhakkak güncel konular üzerine yazmalısınız bence.

      Sil