Yeni yıl mimi- Blog Forum...

Blog dünyasında unutulmuş bir gelenek olan mimi, yeniden canlandırmak için bir mim etkinliği başlatmış Sinan. Yeni yıl mimi. Kendisine hem mim etkinliğini yeniden hatırlattığı için, hem de beni mimlediği için teşekkür ederek mime geçiyorum. Bu arada Sinan’ın yazısına da buradan ulaşabilirsiniz.

2025 yılından beklentilerim neler?

Klasik olacak ama. Başarı, sağlık ve mutluluk. Blogda daha fazla yazı yazmak, her ay en az bir film izlemek ve her ay en az iki kitap okumak. Bunlar da hedeflerim.

2024 yılı nasıl geçti?

Galiba kendime ve insanlara dair bazı şeyler öğrendim. Blogda yazı yazma oranım düştü. Ara verince de 15 gün, bir ay ya da iki ay aralar verdim. Hedeflediğim şeylere ulaşamadığım bir yıldı. 2025, umarım hepimiz için hedeflerimize ulaştığımız bir yıl olur.

 

Aras Bulut İynemli, komedi oynamalı...

Aras Bulut İynemli aslında bir komedi dizisinde oynasa harika olur. Bence bunu kariyerinin bir döneminde mutlaka denemeli. Platformlara falan da yapabilir bir dizi. Onda tam bir komedi oyuncusu ışığı görüyorum. Göz önünde bir iş yapıyorsan eğer Twitter’daki yorumlara hiç bakmayacaksın. İyi/kötü fark etmez. Her kötü yorum seni aşağıya çeker çünkü. Aşağı çekmeyi bırak, depresyona bile sokar. Hiç İphone kullanmamış bir arkadaşımız var. Yeni telefon alacakmış. “Daha önce hiç kullanmadım. İphone’a alışabilir miyim?” diyor. “Sen bir kullanmaya başla. Bırakamazsın” dedik. Yeni yıl geliyor ya. Kehanet haberleri yapılmaya başlandı yine. Baba Vanga falan. Gerçekten seviyoruz böyle haberleri. Evet, saçma. Ama yine de merak ediyoruz.

Okuduğum kadar, okumadığım kader...

İstanbul Hatırası kitabını bitirdikten sonra hemen yeni bir kitaba başlamak istemedim. Birkaç gün ara verdim. Sonra yeni kitaba başlayacağım. Gazeteci Murat Yetkin kendi YouTube kanalında kitap önermiş. Önerdiği kitaplar arasında Ahmet Ümit’in yeni çıkan kitabı Yırtıcı Kuşlar Zamanı da var. Tam bir Ahmet Ümit hayranıymış kendisi. Bir yılda 100 kitap okuyanlar var. Benim için imkansız bir hedef. Ben bir hedef koymuyorum. Çünkü koyduğum hedefe ulaşamayınca moralim bozuluyor. O yüzden okuduğum kadar, okumadığım kader düşüncesindeyim. İnsan çok sevdiği şeylere de ara vermeli. Kitap okumak gibi mesela. Bir kitap bitince ara vermeli. Hedeflerinin peşinden koşmadığı, rutin mecburiyetlerin olmadığı bir gün ayırmalı kendine.

Çok kitap okuyan biri yazmıyorsa bence biraz eksiktir...

Çok kitap okuyanlar, bence kitap da yazmalılar. Ya da en azından blog açmalılar. Ya da daha olmadı günlük tutmalılar. Çok kitap okuyan biri, sadece okumakla kalmamalı bence, yazmalı. Eğer yazmazsa eksik kalır gibi geliyor bana. Ahmet Ümit’in son çıkan kitabı Yırtıcı Kuşlar Zamanı şu ana kadar ne kadar sattı diye merak ettim. Kitap Yurdu’nda 10,621 adet satılmış. İnstagram’da bir söze denk geldim. Başarının mutluluk getirmediğini, asıl mutlu olan birinin başarıya ulaştığını söylüyordu. Bugüne kadar bize böyle öğretilmedi. Biz hedefimize ulaşınca, başarınca mutlu olacağız diye programladık kendimizi. Evet, bunun üzerine düşünelim. Ya düşünüyorum da: Eskiden insanların böyle dertleri var mıydı? Mesela Osmanlı zamanında. Böyle bakmıyorlardı herhalde hayata?

Pes mi edelim, devam mı edelim?

Kimi sözler var pes etmememizi söylüyor. Kimi sözler de var ki, bazen bırakmanın da iyi bir karar olduğunu söylüyor. Peki biz bunun ayrımını nasıl yapacağız? Wordster diye bir kelime oyunu var. Dün indirdim. Acayip sardı. Zamanında çok uygun fiyatlardayken arkadaşım Bitcoin almamış. Nereden bileceksin ki 100 bin dolara ulaşacağını. İstanbul Hatırası kitabını sonunda bitirdim. Katilleri tahmin ettim. Aslında bir diğer kitabındaki gibi yapmış. Tabi ki ipucu vermiyorum. Kişisel gelişimciler, bize iyilikten çok kötülük yapıyor olabilirler mi? Bir de anda kalma muhabbeti var. İnsan gelecek kaygısı taşıyorsa nasıl anda kalabilir? Ya da hiç geleceği ve geçmişi düşünmeden, insan bugüne odaklanabilir mi?

Mucize aralık ayı değil, mucize sensin...

İnstagram’da denk geldim. “Aralık ayı mucizelerle gelmeyecek. Mucize sensin” diyordu. Çok beğendim bu sözü ve paylaştım hikayelerde. Ahmet Ümit’in, Elveda Güzel Vatanım kitabını okumuş muydunuz? Ben okumuş ve çok beğenmiştim. NYGMA’nın, artık gelenekselleşen, Economist dergisinin yeni yıl kapağını değerlendirme videosu gelmiş. Bakalım 2025 için neler öngörmüşler? İlk fırsatta izleyeceğim. Bir programda denk geldim. Bu ara sahte dolar basımı gündemde ya. “TL’nin değeri o kadar düştü ki. Kalpazanlar bile bu yüzden dolar basıyorlar. TL, maliyetini bile karşılamıyor çünkü” dedi konuklardan biri. Bu duruma ne demek gerekir bilemedim. YouTuber Orkun Işıtmak bıyık bırakmış. Yeni tarzı mı yoksa yeni bir proje için mi bıraktı?

Ebru Baki, TV100'e geçti...

Ebru Baki, bu sefer de TV100’e geçmiş. Durdukları yerde durmuyorlar. Sözcü TV’de alışmıştık. Nerden çıktı şimdi bu TV100? Bazıları, “Artık seni izlemeyeceğim” demiş kızarak. Ben de kızdım ama izlememe gibi bir kararım yok. Neden geçtiğini de açıklamamış. Mevzu para mı yani? Olabilir. Başka bir şey de olabilir. Sevdiğimiz biri olduğu için böyle tepki veriyoruz. Hep iyi yerlerde olsun diye. TV100, iktidara mı yakın, muhalif mi anlamadım. O yüzden o kanala gitti diye memnun değilim. Salı günü başlıyormuş programı. Stüdyo, ortam, konuklar nasıl olacak bakalım? İsmail Saymaz da böyle. Halk TV ile Sözcü TV arasında gidip geliyor. Takip edemiyor insan bir noktadan sonra. Haa, bir de Ece Üner var bak, unutmuştum onu. Onun dolaşmadığı kanal kalmadı zaten.