Zaman bana yetmeyecekmiş gibi geliyor...


     Sanki zaman bana yetmeyecekmiş gibi geliyor. Yapılacak bir sürü işim var ama zaman bana yetmeyecek ve bunları yetiştiremeyecekmişim gibi hissediyorum. İşim derken de kastettiğim: Dizi izlemek, kitap okumak, bloğa yazı yazmak, diğer blogları okuyup onlara yorum yapmak. Sizde de böyle oluyor mu?

zaman yetmemesi
foto kaynak: unsplash.com


Kitap deyince benim aklıma roman gelir...

     Kitap deyince benim aklıma hemen roman gelir, araştırma kitapları gelmez. Kişisel gelişim kitapları gelmez. Ben en başından beri kitap deyince romana kodlanmışım. Yeri gelmişken de söyleyeyim: Hikaye kitaplarını sevmiyorum galiba. Bir hikaye bitip başka bir hikayeye adapte olamıyorum. Bana roman olacak illa. Onun içinde günler geçireceğim.

kitap okumak
foto kaynak: unsplash.com

Hayatımda ilk defa sokak müzisyenlerine para attım...

     Düzce Krempark avmnin önünde üç çocuk oturmuş müzik yapıyor. İkisi çalıyor, birisi gelen geçenin para atması için şapkasını tutuyor. Güzel de çalıyor çocuklar. Aşağıdaki videoda çok az da olsa müziklerini duyabileceksiniz. Ve işte o çocukların o şapkasına ben de para attım. Hayatımda ilk defa. 


Sabaha kadar oturmak...


     Sevgili blog dostlarım. Düzce’den bildiriyorum. Bugün doktor kontrolü için hastaneye gittim. Kocaman hastane yapmışlar. Ama bu kocaman hastanenin polikliniklerinin olduğu koridor daracık. Millet sıkış tepiş sıra bekliyor. Koskocaman hastane yapıp, daracık doktor bekleme koridoru yapmak hangi akla hizmet ben anlamadım.

     Otobüse bindim. İş yerine gidiyorum. Otobüse kalabalık genç bir grup bindi. Bizim iş yerinin hemen yanındaki yurda gidiyorlar. Bir an onların yüzlerine baktım. “Biz bu gençlere ne veriyoruz ki ne bekliyoruz?” dedim.

uyumak
foto kaynak: https://unsplash.com

     Yarının tatil olduğunu biliyorum ya. Sabahlara kadar oturmak istiyorum. Bizimkiler uyuyor. Gecenin bir körü. Ortalıkta ses soluk yok. Mis gibi ortam işte.

     Çalıştığınız iş yeriniz sgk primlerini yatırıyor mu diye ara ara kontrol ediyor musunuz? Ben kontrol etmiyorum. Yatırmasalar farkında olmayacağım. Ne zaman ki bulunduğum bir ortamda konusu geçiyor, “Bende bir bakayım ne durumdalar” deyip o zaman bakıyorum.
    

Yabancı bir diziye başladım ama ne olduğunu söylemem...


     Gece vardiyasının üç gününü geride bıraktım. Bugün dördüncü gün. Kaldı son bir gün.

     Martin Eden kitabını okumaya başladım. 94’üncü sayfaya kadar geldim. Sıkıcı gidiyor.

     Eskilerden yabancı bir diziye başladım. Her gün bir bölüm izlemeye çalışıyorum. İsmini yazmıyorum. Yanlışlıkla biri sonunu falan yazar. Sonra dünyam başıma yıkılır.

yabancı bir diziye başladım
foto kaynak: unsplash.com
     Gün içerisinde öyle insanlarla karşılaşıyorum ki. Arka Sokaklar’da Mesut’un dediği gibi, “Sen nerenin manyağısın lan” demek istiyorum.
     
     12 Aralık olmuş hala Düzce’ye kar gelmedi. Bu gidişle karsız kışlar çok yakın herhalde.

     İş yerinde gece 23:30’dan sonra kafamı ayakta tutamıyorum. Acayip uykum geliyor. Daha önceki gece vardiyalarında böyle olmazdım. Anlamadım.

Bir mim yazısı daha bitti: Blogger mimi 2019...


Deli Kızın Bohçası beni mimlemiş. Mimin adı: Blogger mimi. Kendisine beni mimlediği için çok teşekkür eder ve onun mim yazısının linkini de buraya bırakırım.

BLOG DÜNYASINA NASIL ADIM ATTIN? HADİ ANLAT BİZE.
Lise arkadaşım Yaşar sayesinde. Blog diye bir dünyadan haberim yoktu. Yazma hevesim olduğunu görünce bana Blogger’dan bahsetti. Ve hemen o an bloğu açtık. O olmasa kim bilir ne zaman haberim olurdu.

BLOĞUNU KISACA TANIT DESEK NELER SÖYLEMEK İSTERSİN?
Bu bloğu açarken amacım hayatın içinden yazılar yazmaktı. O yüzden bloğumun adı Yaşamdan Yazılar. Ama daha çok güncel olaylar ve televizyon üzerine yoğunlaştım. Bunu bile isteye yapmadım. İçimden ne geldiyse onları yazdım. Ama artık daha çok yaşamın içinden şeyler yazmak istiyorum. Haşmet Babaoğlu’nun siyaset yazmaya başlamadan önceki yazıları gibi.

YAZARKEN OLMAZSA OLMAZLARIN NELERDİR?
Sessiz ortamlarda yazıma daha fazla konsantre olabiliyorum. Arada bazen kısık seste müzik de eşlik edebiliyor. Ama daha çok sessiz ortam tercihimdir.

bog mimi
foto kaynak: unsplash.com
NE SIKLIKLA YAYIN GİRİYORSUN?
Genelde her gün yazı girmeye çalışıyorum. Ama bu beni çok yoruyor. O nedenle ara verdiğim dönemler oluyor. Sonra yeniden dönüyorum blog yazmaya.

DEĞİŞTİREBİLME İMKANIN OLSAYDI BLOGGER’DA NEYİ DEĞİŞTİRİRDİN?
Şu eklenti olayına bir çözüm bulsa ne güzel olur. Yok şu kodun altına ekle, yok bu kodun üstüne. Bu kadar teknik şeyle uğraştırmasa bizi. Ama buna rağmen ben Blogger’dan memnunum.

YAZILARIN İÇİNDE EN FAYDALI BULDUĞUN YAZIN VE YAZILARIN NELERDİR?
Ben blogda bilgi amaçlı yazılar kaleme almıyorum. Herhangi bir konu hakkında düşüncelerimden ibarettir bu blog. O nedenle burada yazı olarak sevdiğim yazılardan birkaç tanesini paylaşmak isterim. “Akşamı yaşamak” ve “Yağmur da sevdaya dahildir”.

SENİN SEVDİĞİN BLOG TÜRLERİ HANGİLERİ?
Sadece blog üzerine yazan bloglar. Bloğumuzu geliştirmek için neler yapmamız gerektiği üzerine yazan bloglar. Bunun dışında hayata dair yazanlar. Sevincini, üzüntüsünü, başından geçen bir olayı anlatan yazılar.

BLOĞUNLA İLGİLİ İÇİNE SİNMEYEN YA DA DEĞİŞTİRMEK İSTEDİĞİN BİR ŞEYLER VAR MI?
Hala teknik yönden eksikleri olduğunu düşünüyorum. Blog  temam iyi gibi. Ama daha iyisini bulursam değiştiririm tabi.

BLOĞUNLA İLGİLİ HEDEFİN NEDİR?
Para kazanmak. Ama daha kazanamadım.


Bir şeyleri hedeflemekten yorulmuşum artık...

yorulmak
foto kaynak: unsplash.com
     Blogda çok okunma ve para kazanma hedefinden. Günlük kitap okuma hedefinden. Kişisel olarak kendimi geliştirme hedefinden. Devamlı bir hedefler dünyasında yaşamaktan yorulmuşum, sıkılmışım. Artık belli bir süre bir şey hedeflemek istemiyorum. Köşeye çekilip, öylesine yaşamak istiyorum. Hiçbir şeyi hedeflemeden.