ANKARA LASTİĞİVARDI
Biz çocukken Ankara lastiği diye lastik
ayakkabılar vardı. Çok dayanıklıydı. Öyle hemen yırtılmazdı. Biz de çocuğuz. Devamlı
top peşinde koşturuyoruz. O devamlı koşturmaya spor ayakkabı mı dayanır. Bir süre
sonra yırtılmaya başlıyorlardı. Yırtılsa da top oynanamayacak hale gelinceye
kadar çıkmazdı o spor ayakkabılar ayaklarımızdan. Artık paramparça olur, giyilemeyecek
hale gelir, sonra atardık. Yine böyle ayakkabıların yırtıldığı dönemde ayakkabı
bulamazsak, Ankara lastiği dediğimiz lastikleri giyerdik. Tabi spor ayakkabı
gibi rahat olmazdı. Ama yine de işimizi görürdü.
HAYATIN KÖTÜ TARAFINI
İZLEMEK İSTEMİYORUM
Geçen hafta sonu Trt Müzik kanalında bir
program izledim. Programda Trt arşivinden görüntülerle mizahi bir program
yapılmış. Tabi o programlardaki kişilerle alay geçmeden. Makul mizah
diyebileceğimiz bir tarz vardı. Mesela bir tanesinde Barış Manço, Emrah’ı konuk
ediyor. Emrah, 23-24 yaşlarında falan. “Hala sana Küçük Emrah diyorlar mı?”
diye sordu Barış Manço. “Yok abi çocukluk mu kaldı artık. Artık büyüdük” dedi. Böyle
tatlı bir sohbetti işte. Ben Emrah’ın o acı dolu filmlerini izlemezdim. Tamam orada
anlatılanlar yaşanmıştır. Bence yüzde yüz yaşanmıştır hem de. Ama dünyanın o
kötü yüzünü görmek istemezdim. O yüzden hala haberlerde kaza haberlerini, cinayet
haberlerini izlemem. O haberler çıkınca değiştiririm kanalı.
BU ADAM
REKLAMDAYAPIYOR
Cem Yılmaz’ın filmleri pek komik olmuyor
kabul. Ama şunu kabul edelim. Adam iyi reklam yapıyor. Son Maximum kart
reklamını izlediniz mi? Bu sefer lambanın cini oluyor. Her repliği komikti. Hele,
“Benim bir pazarım var. Onda da çağırma” demesi harikaydı. İşte o reklamlardaki
performansını filmlerinin genelini yayabilse, o işin altından da kalkacak. Ya zaten
o işin altından kalktı da. Ben gişe anlamında diyorum. Bir Cem Yılmaz filmi de
gişe rekorları kırabilir. Bugüne kadar en çok gişe yapan bir filmin altına
imzasını atabilir.
MORALİ BOZUKKEN İNSANLARI
YİNE DE GÜLDÜRMEK
Şu an Güldür Güldür Show’a bakıyorum. Bir an
düşündüm de. Bu adamların ve kadınların işi devamlı güldürmek. Ama insan
devamlı aynı modda olamaz ki. Elbet moralinin bozuk olduğu, hayattan tat
almadığı, canının hiçbir şey yapmak istemediği zamanlar olur. Peki bu gibi
durumlarda bu adamlar ve kadınlar ne yapıyor? Bazen hiç konuşmak istemiyor
insan. Yalnız kalmak istiyor. Sen bu haldeyken çıkacaksın prova yapacaksın. Sonra
seyircinin karşısına çıkacaksın. O kadar insanı güldüreceksin. Peki o anlarda
bu işi de sıradan bir iş gibi mi görüyorlar acaba. Yani ne olursa olsun sadece
çıkıp işlerini mi yapıyorlar? Bazen an geliyor Güldür Güldür’ü izlemek
istiyorum. Zevkle izliyorum da. Bazen de hiç tahammül edemiyorum. Hadi ben
istemediğim zaman izlemem. Ya onlar oynamak istemedikleri zaman?
Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/man-person-vintage-sad-53408/
Güzel noktaları notlarına eklemişsin. Ankara lastiği hiç giymedim herhalde ben ama biliyorum. Cem YILMAZ'dan gişe rekorları film ben de bekliyorum ancak şu sıralar böyle bir projesi var mı bilmiyorum.
YanıtlaSilArif ve 216 diye bir film çekmeye başlamıştı. Belki patlamayı bu filmle yapabilir. Yorum için teşekkürler.
SilInsan kendini korumak icin kotu haberlerden uzak kalmak istiyor. Ben de bazen cok kotu olaylari uzerinden birkac gun gectikten sonra ogrenme egiliminde olabiliyorum. Bazen herhangi bir haber sonrasi gunlerce kendime gelemiyorum. Bir sure uzak kalip soonra ayni moda donuyorum. Ulkede biri bitip biri basliyor. Tiyatrocular profesyonelce yaklasip islerini yapiyorlar. Mizahi kendine is edinenler hep bu sekildeler. Sosyal medyada da boyle. Onlar da olmasa iyice kaotik olucaz.
YanıtlaSilKötü haberlere üstün körü bakıyorum. Sadece bilgim olsun diye. Derine inmiyorum. Böyle zamanlarda onlar sayesinde stres atıyoruz biraz. Yorum için teşekkürler.
Sil