Haluk Bilginer ile Feyyaz Yiğit’in başrollerini oynadığı Can Dostum filminin çekimleri devam ediyor. Ya bari filmin adı aynı olmasıydı. Başka bir şey koysaydınız. Bebek Parkı’nda bir sahnenin çekimi yapılmış. O da kameralara denk gelmiş. O sahne bugün her yerdeydi. -Neyse ki Haluk Bilginer sakallıydı. Orijinal filmde adam sinek kaydıydı. Gerçi filmin sonuna doğru sakallı olduğu bir yer var da genel olarak sinek kaydıydı filmde- Uyarlama filmlere karşıyım ben ya. Çünkü ortaya yeni bir ürün koymuyorsun. Daha önce çekilmiş ve başarılı olmuş bir işi taklit ediyorsun. O yüzden bu tür filmlere soğuğum biraz. Ama buna rağmen yine de izlerim filmi. Tam Türk işi bir uyarlama olmuş mu? Yine yorumumuzu yaparız.
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'li Can Dostum: Türk işi uyarlama izlenir mi?
Sahte diploma skandalı, Cola Turka'nın dönüşü ve Bill Gates'in yapay et sevdası...
Sahte diploma skandalı ile ile ilgili bir paylaşıma denk geldim İnstagram’da. “Ülkede diploması gerçek olanlar BİM’de çalışıyor” demiş biri. Ülkece nasıl bir çürümüşlüğün içinde olduğumuzun göstergesi bu skandal.
COLA
TURKA’NIN GERİ DÖNÜŞÜ…
Yine
İnstagram’da denk geldiğim bir habere göre, Gazze’deki soykırımdan bu yana Cola
Turka satışları %200 artmış. Cola Turka bir ara tamamen ortadan kalkmıştı.
Sözde diğer büyük kola markaları kesmişlerdi önünü. Peki şimdi sahibi farklı
mı? Bir anda her yerde görmeye başladık yine. Eğer hala sahibi bir Türkse iyi.
Bir ara alıp tadına bakmak lazım. Ya da tadına bakanlar var mı aranızda? Nasıl?
Diğer ünlü kola markalarıyla yarışabilir mi tadı?
BİLL
GATES’İN BİTMEYEN YAPAY ET SEVDASI…
Bill
Gates, et tüketimini 2030’a kadar sıfıra indirmeyi planladıklarını açıklamış. Yine
İnstagram’da denk geldiğim bir haber. Kafaya koymuşlar. İnsanlığa sadece yapay
et yedirecekler. Yapay et hiç geleneksel etin yerini tutar mı? Düşük bir
olasılık ama yine de sormak isterim: Yapay et denediniz mi hiç? Gerçek etten
bir farkı var mı?
Film, maç ve biraz da siyaset...
Evet, bir gecenin daha sonuna denk geldik.
360 kanalında Oyun Bitti adında Türk filmi vardı. Cüneyt Arkın ve Filiz Akın’ın başrollerinde oynadığı. Ortasında denk gelmişiz. Onu izledik.
O bitti. Tv100 kanalına geçtik. Galatasaray- Lazio, hazırlık maçı vardı. Onu izledik. 2-2 berabere kaldık.
O bitti. Kanalları gezerken Cnn Türk’te Erhan Afyoncu’ya denk geldim. Ülkemizin savunma sanayi, Suriye, Azerbaycan, Amerika ile ilişkiler falan üzerine konuşuyordu. Biraz onu izledim.
E bu kadar yeter deyip bu akşam ki televizyon izleme serüvenine bir son verdim. İşte şimdi burdayım.
Bu arada kanallar, geçen seneki gibi bu sene de yaz dizileri yapmadılar. Türk filmleri ve yabancı filmlerle geçiriyorlar akşamlarını.
Roman karakterlerinin ölmesi...
Okuduğum romanlarda, roman karakterlerinin ölmesi hiç hoşuma gitmiyor. Tam bir karakterle bağ kuruyorsun. Bir anda o karakter ölüyor. Evet, o bir karakter, gerçek değil. Ama insan yine de üzülüyor ya.
YİNE
YAZAMADIM…
Başarılarımı
yazacaktım. İmkan bulup da yazamadım. Nerden çıktı başarılarını yazmak
derseniz. Kişisel gelişimciler öyle diyor çünkü. Başarı derken de öyle büyük
büyük şeyler değil. İnsanlık için küçük, sizin için büyük şeyler yani. Arada
bakıp bakıp kendine gaz vermek için işte.
KAFEDE
YAZMAK…
Bazı
yazarlar kalabalık ortamlarda yazmayı seviyor. Mesela bir kafede. Oradaki konuşmalardan,
gördüklerinden hemen bir şeyler yazılabilir. Yazar tıkanıklığı yaşandığında,
çözüm yollarından biri olabilir. Hayatın içinden yazmak da böyle bir şey olsa
gerek.
Labubu peluş oyuncak fırtınası...
Bu
aralar Labubu adındaki peluş oyuncak çok moda. Bazı modellerini gördüm. Yüz
şekilleri çok itici yapılmış. Çocuklar için de korkutucu olabileceğini
düşünüyorum.
AĞUSTOSTAN
BEKLENTİM…
Ağustos
ayının ilk gününden merhaba. Ülkemize ve tüm dünyaya güzelliklerle gel ağustos.
İlk güzellik olarak da sıcaklıklar düşebilir mesela. Zaten eskiler ağustos ayı
için 15’i yaz, 15’i kış derler. Bu söz aklıma geldiğinde bile bir moralim
düzeldi bak.
FİLM
SIRASI ŞİMDİ EŞEKTE…
Shrek’teki,
eşek karakterinin filmi yapılacakmış. Eğer Shrek’teki gibi komik olursa kendi
filminde de alır götürür. Sinemada iyi gişe yapar yani. Belki de bir platformda
yayınlanır, kim bilir.
BAŞARILARINI
YAZ…
Kişisel
gelişimciler, “Başarılarınızı bir kağıda yazın. Kendinizi başarısız
gördüğünüzde başarılarınızı okuyun. Bu size iyi gelecektir” diyor.
Sarı Yüz kitabı bu aralar çok popüler...
Bu aralar sosyal medyada Sarı Yüz adındaki kitaba çok denk geliyorum. Pandemi sonrası dünyanın halini anlatıyormuş. Ayrıca sosyal medyanın ürkütücü yüzünü de bizlere gösteriyormuş. Belki kitap bana hitap etmeyecek, okuyunca beğenmeyeceğim ama kitapların böyle popüler olmasını ve konuşulmasını seviyorum.
ANTİK
KENTLERE DE ÇALIŞIN…
Kim
Milyoner Olmak İster’de bu akşam antik kentler ile ilgili bir soru çıktı. Bu
antik kentlerden de çok soru çıkıyor. Eğer bu yarışmaya katılacaksanız muhakkak
antik kentlere de bir göz atın derim.
BU
BEKİR’İ HİÇ TANIMIYORUM…
360
kanalında Tuzsuz Deli Bekir diye bir Türk filmi vardı. Tuzsuz Deli Bekir’i,
Hacivat Karagöz’den hatırlıyorum ben. Biraz izledim de. Başrolü oynayan adam
hiç tanıdık değildi. Daha doğrusu tanıdık hiçbir oyuncu yoktu. Sarmadı,
izlemedim.
Kenan Işık'ın ölümünün birinci yılında...
Geçen sene bugün Kenan Işık vefat etmişti. Ölümünün birinci yılı olması nedeniyle İnstagram hikayemde paylaştım bu haberi. Bazı arkadaşlarım, hala onun komada olduğunu zannediyorlarmış ve şaşırmışlar bu habere. Gündem o kadar yoğun ki. Kaçırmış olabilirler. O kadar yıl yattıktan sonra tekrar yaşama gözlerini açamadı. Öldü ve gitti. Acaba bu kadar yıl kendinden habersiz yatmasının ve sonra ölmesinin sebebi neydi ki? Biz aciz varlıklarız. Sebep ve sonuçlardan bi haberiz. Mesela bu yazıyı yazmama sebep oldu işte. Kim bilir bunun gibi daha nelere yol açtı? Yıllarca o yatakta yatarken acaba ruhu ne durumdaydı? Yoksa Yusuf Güney’in dediği gibi astral seyahatte kaybolmuş muydu? Yıllarca hem aramızdaydı hem de değildi. Evet, bedenen burada, dünyadaydı. Peki ya ruhu neredeydi? Kenan Işık’ın her ölüm yıl dönümünde bu sorular aklımızı kurcalayacak.