Türkiye'den kısa haberler: Yerli yapay zeka Kumru, İnstagram'a Türkçe dublaj ve daha fazlası...

*Kişisel blog yazıları serisinde kısa kısa notları okumaya hazır mısınız? O zaman başlayalım.

*Yerli yapay zeka “Kumru” kullanıma açılmış. Sorulara çok saçma cevaplar veriyormuş. Diğerleri ilk başladıklarında çok mu iyiydi sanki. Eğer işin üzerine düşerlerse zamanla iyi bir iş çıkabilir ortaya.

*Enes Batur, İnstagram üzerinden saçma paylaşımlar yapmaya devam ediyor. Bu çocuğa biri dur demeyecek mi?

*Ebru Baki ve İsmail Küçükkaya, TV100’den gönderildiler. Peki şimdi ne yapacaklar? Yeni bir kanalı mı geçecekler yoksa YouTube’a mı başlarlar veya biraz ara mı verirler?

*Bursa’nın birkaç günlük suyu kalmıştı. Neyse ki yağmur yağmış. Umarım barajlar biraz olsun dolmuştur.

*İnstagram’da denk geldim. Baştan sona, kronolojik olarak Dostoyevski kitaplarının videosunu yapmış bir kitap hesabı. Dostoyevski’nin bilmediğim kitapları varmış ya.

*Bir Kedinin Yolculuğu filmi çok övülüyor. İlk fırsatta izlemek istiyorum. İlk fırsatta izlemek istediğim o kadar çok film var ki.

*Ülke olarak 1 Nisan 2026’da 5G’ye geçecekmişiz. Hayatımıza neler katacak bakalım 5G?

*İnstagram’a Türkçe dublaj özelliği geliyormuş Yabancı dildeki bir videoya mı denk geldin. Üzülme, artık Türkçe dublaj var. Gel abla gel.

 

 

 

Kişisel Blog Yazıları #28: İki güzel söz ve bir fotoğraf...

*Kişisel blog yazıları serisinin bu bölümünde iki tane güzel söze ve bir fotoğrafa yer verdim.

*Atomik Alışkanlıklar kitabında James Clear, “Hedef bir kitap okumak değil, okuyan birine dönüşmek.” diyor. Harika bir söz. Okuyan birine dönüşmekten kasıt, her gün okumaksa, o zaman ben daha okuyan biri değilim dostlar. Peki ya siz?

*Bir de Razi’ye kulak verelim o zaman. Bakalım o ne demiş? Geçmiş ve gelecek zaman ile meşgul olmayı terk et. Bunu yapabilmek o kadar zor ki. Peki siz denediniz mi hiç?

*İnstagram’da bir arkadaşım, yağmur yağarken sokağın fotoğrafını çekmiş. Kimsecikler yok sokakta. Şemsiyesiyle yürüyen bir kız eklemiş fotoğrafa. Böyle fotoğrafları seviyorum.

 

 

Kişisel Blog Yazıları #27: Üç kitap, bir film...

*Kişisel blog yazıları serisinin bu yazısında neler var neler? Üç kitap, bir de film var. Başlayalım bakalım yazmaya.

*Şeker Portakalı kitabı sadece 12 günde yazılmış. Her şey kafasında çoktan olup bitmiş demek ki yazarın. Ahh Zeze ahh!

*Herkes bu ara Zülfü Livaneli’nin yeni çıkan kitabı, Bekle Beni’yi konuşuyor.

*Başka bir kitap haberi daha: Arif Ergin’in, Gizlenen adlı kitabı. Tarih Obası Ceren, kanalına konuk almış Arif Ergin’i. Demek ki kitap o kadar iyi. Ceren beğendiyse benim için okeydir.

*Çağatay Ulusoy ve Elçin Sangu’nun oynadığı Uykucu filminden ilk fragman yayınlanmış. Bir ajan filmiymiş. Uykucu nasıl bir isim dedim ilk duyduğumda. Elbette bir anlamı vardır. Onu da öğreniriz.

 

Kişisel Blog Yazıları #26: Elon Musk ve Selçuk Bayraktar, kendi Wikipedia'larını çıkarıyorlar...

*Kişisel blog yazıları ile hayatın nabzını tutmaya çalışıyorum. O zaman hayatın nabzını tutmaya başlayalım.

*Yerli Wikipedia geliyormuş. Selçuk Bayraktar, yeni projesi Küre’yi açıklamış. Birkaç gün önce Elon Musk da, kendi Wikipedia’sını çıkaracağını duyurmuştu. Demek ki bu ara, bu moda.

*Gupse Özay’ın, kendi çocukluğundan esinlenerek yazıp seslendirdiği animasyon dizisi Gupi, 31 Ekim’de, Netflix’te yayınlanacakmış. Nedense bu kadını pek sevmiyorum. Ama devamlı üretim halinde olmasına hayranım.

*Enes Batur, 16 milyon aboneli YouTube kanalını kapatmış. Bu çocuğun gerçekten psikolojik sorunları var. Acil destek alması gerekiyor. Sadece YouTube kanalını kapattığı için söylemiyorum bunu. Bundan önce birkaç tane daha anlamsız paylaşımları olmuştu. Normal ruh halinde olan birinin yapacağı işler değil bunlar.

Kişisel Blog Yazıları #25: Eski bir kitap kutusunu karıştırırken...

*Kişisel blog yazıları serisini elimden geldiğince devam ettirmeye çalışıyorum. İşte yeni yazı ile karşınızdayım.

*Her gözlüklü olan insan kitap okuyor mudur? Belki sorduğum şey saçma ama ben öyle bir ilişki kuruyorum nedense.

*Eski bir kitap kutusunu karıştırırken Dostoyevski’nin, Yeraltından Notlar kitabına denk geldim. İş Bankası yayınlarından. Çıkardım, kenara koydum. Belki yeniden okurum yine.

*Göbeklitepe için uzun zamandır kazıların yavaşlatıldığı hatta durdurulduğu iddiaları var. Belki de böyle bir şey hiç olmadı. Ama biz millet olarak komplo teorilerini severiz.

*Nobel Edebiyat ödülünü hangi yazar alacak bakalım? Bu ödül beni her zaman heyecanlandırmıştır. Belki de hiç bilmediğim yeni bir yazarı tanıyacağım. Sizin tahmininiz var kimin kazanacağı ile ilgili?

Kişisel Blog Yazıları #24: Depresifim ama kompleksli değilim...

*Kendimi çok yorgun hissediyorum şu an. Biraz da depresif gibiyim. Yorganı üstüme çekip sadece yatmak istiyorum.

*Midem yanıyor yine. En iyisi bir çiğneme tableti atayım ağzıma. Rahatlatır midemi.

*Kurgu dışı kitaplar okuyacaksam eğer. Bunlar yazmak ve okumak üstüne olmalı. Böylesini daha çok seviyorum galiba.

*Kalemle eskisi kadar güzel yazamıyorum. Neden acaba?

*Telefonuma yeni kılıf aldım. Bir hafta olmuştur herhalde. Hala telefona yakıştı mı, telefonu kullanırken bana kolaylık sağlıyor mu sorularına cevabım net değil, ikilemdeyim.

*Geçen dışarıda gezerken kestaneci gördüm. Bizimkiler de almışlar. Yedik ama kestanecilerin sattıkları kestaneler daha güzel oluyor gibi.

*Tostu güzel olan bir yer bulsak da bir tost yesek. Veliaht dizisinde adam çırağına söylüyordu. “İki tost kap da gel” diye.

*Bu yazı tam bir kişisel blog yazısı oldu gibi sanki? Ne dersiniz?

Celal Şengör'e göre biz maymundan mı geldik?

Celal Şengör’e, Fatih Altaylı soruyor, “Biz maymundan geldiysek şimdiki maymunlar ileride insan olur mu?” diye. Celal Şengör ise,  Bir kere biz maymundan gelmedik diyor. Bu cevabına şaşırdım. Çünkü ağzını doldura doldura, “Biz maymundan geldik” demesini beklerdim. Çünkü o bir ateist. Bunu da her fırsatta yaptığı açıklamalarla da dile getiriyor. Ateist olduğu için kendisini yargılamıyorum yanlış anlaşılmasın. Herkesin kendi kararı sonuçta. Herkes kendi bacağından asılacak. Sorunun cevabına devam edersek de, “Şimdi maymunlar insan olabilir mi? Olabilir. Fakat: Bizim insanın egemen olduğu dünyada, dünya tarihinde hiç olmamış bir şey var: Bir tür, bütün dünyayı ele geçirmiş vaziyette. Hiç olmamış o” diyor. Yani anladığım kadarıyla demek istiyor ki, “İnsanlık, bu kadar dünyaya hakimken, şimdiki maymunların insana dönmesi zor. Ya da insanlık buna izin vermez.” Sizin bu konudaki görüşlerinizi merakla bekliyorum.