Slov şarkı, kış ve yeni fotoğraf akımı...

İnstagram’da slov bir şarkıya denk geldim. Slov şarkı dinlemeyi özlediğimi fark ettim o anda. Slow Türk’ü açtım internetten. Şimdi onu dinliyorum. Show TV’de, Veliaht dizisinin tekrarı vardı. Biraz onu izledim. Güzel bir dizi gibi. Arkadaşım Esra çok beğenmiş. Kardeşim de beğenmiş. Devamlı takip eder miyim bilmiyorum ama. Sonra bizimkiler kanal D’yi açtı Uzak Şehir dizisi için. Bugün hava soğuk ve yağmurluydu ve kapalıydı. Sanki kış günlerinden bir gün gibiydi. Bir tanesi İnstagram’da, “Sonbahardan direk kışa mı atladık nedir” demiş. Bu ara yeni moda: Çocukluk halinle şimdiki halinin sarılmış halini foto olarak paylaşmak. Esra dediğim arkadaşım da İnstagram’da paylaşmış. “Yaramaz bir çocukmuşsun gibi” dedim. O da, “Sayılır” deyip yanına gülücük koymuş.

Sinemaya giden mi kaldı?

Cumartesi günü Yaşar’la buluşunca dedim ki: “Sinemada biletler 80 liraymış. Hadi bir filme gidelim.” O da, “Sinemaya giden mi kaldı ya” dedi. Sinemada film izlemenin yerini ne tutar ki?

MEVLÜT MENÜSÜ…

Babam, bugün mevlüde gitti. Tavuklu pilav, ayran ve iki tane de tatlı vermişler.

TİPİK TÜRK MİLLETİ DAVRANIŞI…

Arkadaşa devamlı diyorum ki, “Parayı bulmamız lazım.” O diyor ki, “Sen devamlı böyle diyorsun ama bir şey yapmıyorsun. Tam Türk milleti işte.” Doğru söylüyor. Türk milleti olarak yakınmak hoşumuza gidiyor işte.

GİTMEYEN KOKU…

Annem birkaç gündür, “Burnumda bir toz kokusu var, gitmiyor” diyor. Acile gittiler. Serum takmışlar. Yine geçmedi. Şimdi de hava makinesi var. Onunla ventolin alıyor.

Demet Evgar'ın ilk dizisi...

Demet Evgar’ın ilk dizisi. Pazar gününden herkese merhaba. Pazar sabahları genelde televizyonda bir şey olmuyor, biliyorsunuz. Anca magazin programları var. Bir şey olmayınca, biz de onlardan birine takıldık. Sanırım TV8’in magazin programıydı. Oyuncuların oynadıkları ilk dizilerden oluşan bir haber yapmışlar. İşte o haberde gördüm. Demet Evgar’ın ilk dizisini. Benim hayranı olduğum ve efsane dizilerden Yedi Numara’da oynamış ilk. Bu bilgi benim için şaşırtıcı değil. Çünkü her Yedi Numara fanı, bunu bilir. Benim bilmediğim, ilk oynadığı dizinin Yedi Numara olmasıydı. Olgun Şimşek ile beraber oynamışlardı. Evet, Olgun Şimşek de bir zamanlar Yedi Numara’da oynamıştı. İşte böyle arkadaşlar. Şimdi pazar pazar alın bu bilgiyi ve ne yaparsanız yapın.

Kişisel Blog Yazıları #23

#kişiselblogyazıları yazmak saati gelmişse yazılmalıdır. O zaman başlayalım. Bugün arkadaşım Yaşar ile buluştuk. Her zaman hamburger yediğimiz, Düzce’nin yerel mekanlarından birine gittik. Bunca yıldır giderim. İlk defa köftesi tam pişmemiş geldi. Yarıda bıraktım hamburgeri. Köftenin az pişmiş gelmesi üzerine yorumlarda bulunduk Yaşar’la. Ben, “Eskiden böyle değildi. Müşteri sayısı arttıkça, kalite düştü” dedim. Bu dediğime yürekten inanıyorum ama. Müşteri artınca kalite daha da artar beklentisi içine girersin ama bir bakarsın ki eski güzel hizmetten de mahrum kalmışsın. Yaşar ise, “Eski çalışanları görmüyorum artık. Hepsi yeni çalışanların. İşi bilmiyorlar. Bu işverenleri anlamıyorum. Eski çalışanlarını bir türlü ellerinde tutmuyorlar. Sonra da böyle oluyor" dedi. Bir kere daha giderim oraya. Eğer yine aynı şeyle karşılaşırsam bir daha da gitmem.

Kişisel Blog Yazıları #22

Kişisel blog yazıları serisine devam edelim o zaman. Sonunda cuma geldi ve bitti bile. Şimdi sıra hafta sonunda. Gelsin planlar. Erkenden uyudum. Gece bir kalktım, saat 00.00 olmuş. Alanyaspor- Galatasaray maçının ilk yarısı bittiğinde ben yatmıştım. Kalkar kalkmaz maça baktım. 1-0 yenmişiz. Ama kimse oyundan memnun değil. Liverpool maçında böyle oynarsak yine 5’lik oluruz. Şarkıcı Güllü, evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti. Son anına ait görüntüler çıkmış. Kamerada görünüyor. Sonra kameranın görüntü alanından çıkıyor ve bir 30-40 saniye sonra düşüyor. Aklımda soru işaretleri oluştu benim. Arka Sokaklar’a Ali geri döndü ve Hüsnü’yü vurdu. Madde etkisindeymiş herhalde. Fragmandan anladığım o. Nedense bu aralar Arka Sokaklar izlemek istemiyorum. O zaman şimdilik bu kadar millet. Görüşürüz.

Kişisel Blog Yazıları #21

Kişisel blog yazıları yazmanın vaktidir şimdi. Yavaş yavaş gecenin sonuna yaklaşırken. Perşembe gününü de bitirdik. Yoğun bir iş günüydü. Artık gel hafta sonu. Ömrümüz, böyle hafta sonlarını beklemekle geçiyor işte. Bizimkiler Atv’de, Kim Milyoner Olmak İster’i izliyorlar. Oktay Kaynarca, bu işin de altından kalkmış gibi görünüyor. Günü birlik Kapadokya turlarına bakıyoruz. “Kapadokya, günü birlik gidip gezilecek bir yer değil” dedi bir arkadaşımız. Çünkü kendisi iki günlük tur almış. Sanki bana da günü birlik ziyaret edilecek bir yer değil gibi geldi. Rasim Özdenören’in, yazmak ve yazarlık üzerine yazılarını okuyorum. Yazarlık üzerine bir şeyler okumak her zaman güzel. Yarın haftanın son günü ve moraller yerinde. Sonrasında ver elini hafta sonu. Görüşürüz millet!

Kişisel Blog Yazıları #20

Kişisel blog yazıları serisinin yeni yazısı başlasın o zaman. Bugün iş yoğundu. Saçımı kaşımaya vaktim olmadı bir ara. Çalış çalış nereye kadar bilmiyorum. Kırmızı Saçlı Kadın kitabını bitirdim. Sonu, benim için sürpriz oldu. Hemen yeni bir romana başlamayacağım. Biraz ara vereceğim. Kanal D’de, Uzak Şehir’i izledi bizimkiler. Kim Milyoner Olmak İster’de, Suç ve Ceza romanındaki Raskolnikov karakteri kaç yaşında diye soruldu. Böyle bir soru sormak benim aklıma gelmezdi. Gerçekten tebrikler. Ben cevabı doğru tahmin ettim. Belki siz de tahmin etmek istersiniz. O yüzden cevabı yazmıyorum. Google’dan bir bakın isterseniz soruya. Ertan Özyiğit ve Farah Yurdözü, KRT’ye konuk olmuşlar. O programı izledim. Uzaylılar var mı sorusundan girdiler, Göbeklitepe’den çıktılar. Güzel programdı. Bu konulara ilgisi olanlara tavsiye ederim. Böylelikle bir gün daha biter ve ben çekip giderim. Hadi kalın sağlıcakla.

Kişisel Blog Yazıları #19

Kişisel blog yazıları yazmanın tam zamanı. Sonbahar geldi. Artık yağmurların, kapalı günlerin, evde oturup kitap okumanın ve blogda yazı yazmanın zamanı. Evde güzel günler geçirmenin zamanı da denebilir. Ama bugün kapalı ve yağmurlu bir gün değildi. Yazdan kalma bir gün vardı. Ben de attım kendimi dışarıya. Bir kahvenin yanına eşlik eden magnolya sonrası tekrar eve döndüm. Bir hava almış oldum. Kırmızı Saçlı Kadın kitabının artık son 15-20 sayfası. Büyük bir olay yaşandı yine. Bakalım sonunda da büyük bir olayla bitecek mi kitap? Size de oluyor mu? Bazen hayat çok anlamlı gelirken bazen de çok anlamsız geliyor. Kişisel gelişimciler ise: “Meşgul olun” diyor. Son zamanlarda meşgul olmaya taktılar kişisel gelişimciler.  

Tarkan, Jandarma söylerse...

Eser Yenenler’in sunduğu İtiraf Et programına katılan bir konuğun Tarkan takliti yaparak Mahmut Tuncer’in Jardarma şarkısını söylemesi harikaydı. Sosyal medyada da bolca paylaşıldı. Eğer denk gelmediyseniz bir izleyin derim.

SONUNDA KİTAP GELİYOR…

Fatih Terim kitap çıkartacakmış. Zaten çok isteniyordu kendisinden. Özellikle X’te çok talep vardı. Fatih Terim sözlerinden oluşan bir kitap mesela.

NEDEN ÇÖKTÜ ACABA?

Kapadokya’da, bir tane Peri Bacası çökmüş. Onlar sağlam yapılardır aslında. Bunca sene dayanmışlar. Acaba oralarda bir şeyler mi yaptılar da baca çöktü? Gözümüz gibi bakmamız lazım bu eserlere. Ahh ahh!

APPLE, TAM TÜRK KAFASINDA…

İOS 26 yayınlandı ve telefona indirenler aşırı ısınma sorunu ile karşılaşmışlar. Apple, “Isınması normal, kafanıza takmayın” demiş.

Kişisel Blog Yazıları #18

Kişisel blog yazıları yazarak meşhur olamazsın diyordu okuduğum bir blog yazısında. Kimse sizin hayatınızı merak etmez. Eğer ki bir ünlü değilseniz. Galiba bu dediğinin istisnası olarak Pucca’yı verebiliriz. Kendi hayatını yazdı ve aldı yürüdü. Gün boyu yağmur vardı bugün. Biraz da soğuk. Evet, kombiyi açtık. Sezonu çok erken açtık çok. Kırmızı Saçlı Kadın kitabında olaylar baya karıştı. Orhan Pamuk, olayı nereden aldı ve nereye bağladı? Adım adım sona yaklaşıyorum. Bakalım sonunu da sürpriz bir şekilde bağlamış mı? Bu akşam biraz Oktay Akbal yazıları okudum. Google’da yazınca çıkıyor zaten. Cumhuriyet gazetesinde yazmış en son. Siyasi yazılar değil, gündelik hayata dair. Ben böyle yazıları seviyorum. Güncel konular üzerine yazılan yazılar, gün gelip eskiyecek. Ama, “Zamanla Yarışmak”, “Anılar Gerçek Midir?”, “Güz, Şiirlerle”, “Yaşamanın İçinden” başlıklı Oktay Akbal yazıları hep güncelliğini koruyacak.

Kişisel Blog Yazıları #17

Kişisel blog yazıları serisinin yeni bir yazısı ile karşınızdayım. Perşembe gününden merhaba. Kırmızı Saçlı Kadın kitabına devam ediyorum. Pazar günü final yapmak, yani kitabı bitirmek istiyorum. Bugün camdan dışarıyı izledim. Dağları, evleri. Öylece durmak, izlemek huzur veriyor insana. Fatih Altaylı’nın programına konuk olan Mehmet Demirkol da öyle diyordu bugün. “Bu ülkeye huzur lazım” diyordu. Millet olarak huzurlu değiliz. Akşam televizyonda izleyecek bir şey yoktu. Yeni dizi diye Now’daki Halef dizisini izliyordu bizimkiler. Başrol oyuncusu erkek, sert adam rolü yapmaya çalışıyor ama yapamıyordu. “Bu diziden iş çıkmaz” dedim TRT 1’e geçtik. Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray, deplasmanda Frankfurt ile oynuyordu. Dördüncü golü yiyince izlemeyi bıraktım. Yarın yine iş var. İşini seven insanlar da, “Yarın yine iş var” diyor mudur?

Kişisel Blog Yazıları #16

Kişisel blog yazıları yazmak güzel de su kesintileri güzel değil. Tam kesinti sayılır mı bilmiyorum. İp gibi akıyor su. Hiç akmamasından iyidir ama değil mi? Bol bol yağmurlar yağsa da bu su kesintileri olmasa. YouTube’tan hiç video izleyemedim bugün. Video izlediğimde buraya yazacak bir şeyler çıkıyordu. Bugün bundan mahrum kaldık. Kanal D’de, Eşref Rüya’yı izliyordu bizimkiler. Birkaç dakika izledim. Başta seviyordum ama bölümler ilerledikçe beni sarmamaya başladı. Kırmızı Saçlı Kadın kitabına devam ediyorum. Hiç beklemediğim bir şey oldu bugün. Tabi ne olduğunu burada yazmayacağım. Kitabı okumamış olanlar falan vardır. Gece gece kulaklarım çınlamasın şimdi. Sonu nereye bağlanacak merak ediyorum şimdiden. Hafta ortasını da bitirdik. Ama ben biraz tatsızım. İş yerinde ufak bir problem oldu. Şimdi düşünmek istiyorum. Şimdiyi, geçmişi ve geleceği.

Kişisel Blog Yazıları #15

Kişisel blog yazıları yazmaya devam ediyoruz. Eylül ayında olmak ve biraz da üşümek gerçekten güzel. Kapalı ve ara ara ufak yağmur geçişlerinin olduğu bir gündü. İşten sonra biraz haber izledim. Günlük iç karartma kotamı doldurduktan sonra kendimi kitaba vurdum. Bizi kitap okumak kurtaracak ne de olsa. Kırmızı Saçlı Kadın kitabını okumaya devam ettim. Orhan Pamuk’un, su kuyusu açan usta ve çırağının hikayesini anlatmak nerden gelmiş aklına acaba? Show TV’de, Bahar dizisini izliyorlardı bizimkiler. Biraz onların yanında takıldım. Doktor olmak gerçekten zor. İnsanların hayatlarıyla ilgili kararlar almak zorundasın. Eğer hasta aldığın kararlar nedeniyle ölürse de bunun hesabını kendine nasıl verir insan? Salı gününün bitmesine son 10 dakika. Çarşamba günü yolcusu kalmasın. Cümleten iyi geceler.

Kişisel Blog Yazıları #14

Kişisel blog yazıları serisine güzel bir haberle giriyorum. Yaklaşık 2 hafta sonunda kitap okumaya başlayabildim. Orhan Pamuk’un, Kırmızı Saçlı Kadın kitabına başladım. Şimdilik iyi gibi. Kanal D’de, Uzak Şehir dizisinin ikinci sezon, ilk bölümü varmış. Bizimkiler onu izliyor. Beni sarmadı o dizi ya. Aleyna Tilki’nin şarkılarını dinledim biraz. Sen Olsan Bari, sonra Yalnız Çiçek ve en son da Dipsiz Kuyum. Bu şarkılar çıktıkları dönemde ne ses getirmişti. Devamlı yenilik istiyoruz ve rutinden sıkılıyoruz. Yahu biz insanlar nasıl varlıklarız? Devamlı bir tatminsizlik içindeyiz. Hep daha iyiyi ararken, aslında mutsuz da oluyoruz. YouTube’dan bir parayı vuramadık. Gerçekten ekranda konuşmak, bir şeyler anlatmak bir yetenek. En önemlisi de anlatacak bir şeylerinin olması.

Kişisel blog yazıları #13

Kişisel blog yazıları serisine devam ediyorum. Böyle seri yapınca okuyucular tarafından da seviliyormuş. Kuşlar söyledi. Gerçekten de böyle serileri seviyor musunuz? Dün Yaşar’ın işi çıkmış, buluşamamıştık. Bugün buluştuk. Her buluştuğumuzda yaptığımız gibi, her konuya değindik. Kendi özel hayatımızdan, ülkenin gündemine kadar. Erkekler olarak bizlerin vazgeçilmezi olan, parayı nasıl bulacağız konusuna da değindik. Yine sihirli formülü bulamadık. 12 Dev Adam, Avrupa Basketbol Şampiyonası final maçında Almanya’ya kaybetti. Yıllar sonra yine kaybettik ve yine ikinci olduk. Alperen, üçlüğü kaçırınca izlemeyi bıraktım. “Yine olmayacak” dedim. Kim Milyoner Olmak İster’i izledik. İki yarışmacıyı, üst üste seyirciler yaktı. Her zaman seyircilere güvenmeyeceksin abi. Yine kitap okumaya başlayamadım. Bir türlü fırsat olmadı. Yarın pazartesi ve yine iş var. Çok motiveyim gördüğünüz gibi. Yine de herkese iyi akşamlar ve iyi haftalar.

Kişisel blog yazıları #12

Kişisel blog yazıları serisinde bakalım bugün neler yazacağız? Başlayalım o zaman. Sözde yeni bir kitap okumaya başlayacaktım kaldı. İki haftayı geçti kitap okumayalı. Bir an önce kitap okumaya başlamalıyım. Bu arada okumaya başlayacağım kitap da, Orhan Pamuk’un, Kırmızı Saçlı Kadın kitabı. Arkadaşla buluşacaktık kaldı. Arkadaşın işi çıkmış. Dün BİM’e gitmiştim başka bir şey almaya. “Gelmişken defter de alayım” dedim. Bir tane küçük not defteri, bir tane de küçük boy defter aldım. Defter almayı seviyorum. Defter deyince aklıma geldi. Bugün Uğur Karakullukçu’nun YouTube’daki programını izliyordum. Oradaki sunucu çocuk, şu an kullanmakta olduğu defteri sevdiği için aynısından 20 tane almış. Bittikçe kullanıyormuş. Defter aşkı başka.

Uzaylılar, Türkçe mi konuşuyor?

İspanyol İstihbarat Teşkilatı’nın hazırladığı rapora göre uzaylılar kendi aralarında Türkçe konuşuyorlarmış. O zaman as bayrakları as as as. İşte şimdi bizi Almanya kıskanır. Bu demek oluyor ki uzaylılar konusunda Amerika kendi başına hareket edemez artık. Nasıl ki Ortadoğu’da Türkiye olmadan hiçbir yapılamaz diye söylenir. Artık aynı durum uzaylılar konusunda da geçerli. Bunu duyan Trump muhakkak karalar bağlamıştır. “Nasıl İngilizce konuşmazlar ya” diye kendi kendini sorup duruyordur. Bu haberi duyunca Güldür Güldür’deki bir skeç geldi aklıma. Dünyaya iki tane uzaylı geliyordu. Söze, “Selamün Aleyküm” diyerek başlıyorlardı. Sadece Türkçe konuşmuyorlardı. Hareketleri de bire bir bizdi. El sıkışıp, kafa toka etmek gibi. Sonra onlar da çaya bayılıyorlardı. Şaka maka bu skeç gerçek olmasın bir gün?

Tıraştan sonra Melih Gökçek'e benzeyen Orhan Pamuk...

Gündem o kadar yoğun akıyor ki, gözden kaçırmış olabilirsiniz. Orhan Pamuk, her zaman ki berberine tıraşa gitmiş. Tıraştan sonra berberi, Orhan Pamuk’un fotoğrafını çekip, sosyal medyaya koymuş. Ondan sonra sosyal medyada bu fotoğraf patlamış. Çünkü tıraştan sonra Orhan Pamuk, Melih Gökçek’e çok benzemiş. “Yok canımm, Olamazzz!” nidaları arasında fotoğrafa dikkatle baktım. Gerçekten öyle. Bıyıksız Melih Gökçek resmen. Bir de bıyık olsaymış resmen Melih Gökçek olacakmış. Onedio sitesi bu fotoğrafla ilgili yapılan birkaç yoruma yer vermiş sitesinde. Benim en çok hoşuma giden yorum ise, “Tıraştan önce Orhan Pamuk olan biri tıraştan sonra nasıl Melih Gökçek olur anlamıyorum” yorumu oldu. Hadi siz de bakın fotoğrafa. Yoksa bizler mi çok abartıyoruz. Not: Başım ağrımasın diye fotoğrafı yazıya eklemedim. Bir tık yapıp, fotoğrafa bakıp gelin hadi. Ben bekliyorum.

Birisi ekranınıza baktığında sizi uyaran telefon: Huawei Pura 80 Ultra...

Gerçekten bu zamana kadar kimsenin aklına niye gelmedi bu? Neyden bahsediyorsun be adam dediğinizi duyar gibiyim. Huawei Pura 80 Ultra telefonundan bahsediyorum. Bu telefon gizliliğe çok önem veriyormuş. Diyelim ki siz telefonunuzla uğraşırken başkası ekranınıza bakarsa hemen sizi anında uyarıyor. “Birader, birisi telefonuna bakıyor” diye yazıyor ekranda. İzlediğim videoda Çince mi, Japonca mı, ne olduğu bilmediğim bir dil vardı. Ben de kafama göre çevirdim işte. Görür görmez bayıldım bu özelliğe. Bizim millet bayılır böyle şeylere. Sırf bu özelliği nedeniyle çok satar. Ben olsam hemen bangır bangır reklamını yapardım. Sonra da gelsin paralar. İmkan olsa hemen bunu deneyimlemek isterdim. Peki sizce bu özellik nasıl? Çok da abartma işte, sıradan bir özellik mi diyorsunuz yoksa?

Turuncu İphone 17 karşınızda...

Evet, baylar bayanlar! Turuncu İphone karşınızda. İphone 17 Pro, turuncu renklisi dün akşamdan beri çok konuşuluyor. Çünkü daha dün akşam tanıtıldı. Ama sabah olur olmaz Dua Lipa ablamız koşa koşa gidip almış ve hemen bir selfi paylaşmış. Turuncu İphone benim de hoşuma gitmedi değil. O kadar param olsa belki ben de koşa koşa gidip alırdım. Ama bir dakika. Türkiye’ye geldi mi acaba? Gelmediyse bile kısa sürede gelir. Herkes turuncu İphone almaya koşar. Dua Lipa resmen tanıtımını yaptı. Acaba bu bir reklam çalışması mı? Belki de öyle. Belki de kaç milyon dolar aldı o selfi için. Peki siz turuncu İphone’u beğendiniz mi ve alacak mısınız?

Ruhi Çenet artık YouTube izlemiyor...

Orkun Işıtmak, Ruhi Çenet’i konuk almış. YouTube dünyası üzerine konuşmuşlar. Ruhi, “Artık YouTube izlemiyorum. Sadece kim, ne yapmış diye bakıyorum” diyor. Daha uzun yıllar YouTube’a içerik üreteceğini de söyledi Ruhi. Ayrıca bir tane videosunun dublajına da 800 bin lira harcamış. Bu dublaj işini artık YouTube kendi yapmıyor mu ya? Yanlış mı biliyorum?

AİLE SAADETİ DE BURAYA KADARMIŞ…

Atv’deki Aile Saadeti dizisi final yapıyormuş. Biraz onu izledik. Final yapmasına üzüldüm. Kendi halinde, iyi bir diziydi. Ama bu reyting yarışında devam etmesi de imkansızdı. Gerçekçi olmak lazım.

ŞAŞIRDIM VE YADIRGADIM…

Özlem Gürses, Rıza Tamer’i, YouTube kanalına konuk almış. O adam hakkında dolandırıcılık falan iddiaları vardı. Pek de iyi bir insan değilmiş. Böyle bir kişiyi YouTube kanalına konuk etmesine şaşırdım Özlem Gürses’in.

Vildan Atasever hakkında öğrendiğim 3 yeni bilgi...

Vildan Atasever hakkında yeni öğrendiğim şeyleri sizlerle de paylaşmak istedim. Şu sıralar Atv’deki, Aile Saadeti dizisinde oynuyor. Diziye denk geldikçe izliyorum. Oradaki karakterini de seviyorum. Vildan Atasever hamileymiş. Evli olduğundan haberim yoktu. Hele ki şarkıcı Mehmet Erdem ile evli olduğundan hiç haberim yoktu. Bitti mi, bitmedi. Vildan Atasever diziden ayrılacakmış. Karnı iyice belirginleşmiş. Bakalım diziden nasıl çıkartacaklar onu? Sonra onun yerini nasıl dolduracaklar? Belki de buna hiç gerek kalmayacak. Çünkü dizinin reytingleri düşmeye başladı. Belki de dizi final yapacak. Bitti mi, bitmedi. 44 yaşındaymış kendisi. Yahu bu kadın ne ara 44 oldu? Kadın İsterse dizisindeki oynadığı genç kız rolünü hatırlıyorum. Daha dün gibi. Bitti mi peki? Bu sefer bitti.

Bu sefer esas oğlan İbrahim Büyükak...

Dün akşam Star’da, başrollerini İbrahim Büyükak, Oğuzhan Koç ve Gizem Karaca’nın oynadığı Özür Dilerim filmi vardı. Filmin başında bir yemek sahnesi vardı. Herkes masada. O sahneyi izledim. Çok saçma geldi. Başka kanalları zapladık. Baktım Show TV’de, Güldür Güldür var, onu izledik. Güldür Güldür, reklam arasına girince tekrar Star’a döndüm. Özür Dilerim filminin son 15 dakikasını izledim. Bu sefer beğendim. Espriler yerinde ve komikti. Hikaye mantıklıydı. Filmin sonunda şunu gördüm ki: Esas oğlan yine Oğuzhan Koç’u beklerken baktım esas oğlan İbrahim Büyükak’mış. Şaşırdım. Çünkü Yol Arkadaşım filminde esas oğlan Oğuzhan’dı. Herhalde bu filmde de esas oğlan Oğuzhan olacaktı. İbrahim benim için sürpriz oldu. Filmin sonunu beğendikten sonra işte şimdi filmi baştan sona izleme vaktidir.

Zülfü Livaneli'nin yeni kitabı, "Bekle Beni" 23 Eylül'de kitapçılarda...

Zülfü Livaneli’nin yeni kitabı “Bekle Beni”, 23 Eylül’de raflardaki yerini alacakmış. Kitap, Can Yayınları’ndan çıkacakmış. İlk baskısı 150 bin adet yapılmış. Romanın konusuna gelince: Bilinmiyor. Yayınevi bu konuda bir takvim belirlemiş ve bu takvime göre açıklanacakmış. İlk defa böyle bir şey görüyorum. Ortada kitap var, görseli var ama konusu yok.

Kalender Pide, TV'de ilk kez, Now'da...

Başrollerinde Tolga Çevik, İbrahim Büyükak ve Almila Ada’nın oynadığı Kalender Pide, 13 Eylül Cuma akşamı, TV’de ilk kez Now’da yayınlanacakmış. Filmin fragmanını izlemiş ama pek beğenmemiştim. Filmi de izlemedim. Eğer cuma akşamına televizyonda daha iyi bir şey bulamazsam bir göz atarım filme. Gerçi yüz defa daha yayınlarlar. Bıkıtana kadar. Ama yok ben illa TV’de ilk kez izleyeceğim diyorsanız cuma akşamı Now’da olun.

Mevlid Kandili, bitmeyen sıcaklar, su kesintileri...

Şu an ikindi ezanı okunuyor. Saat 16.43 geçiyor. Bugün Mevlid Kandili. Kandilimiz mübarek olsun. Çarşıda gezerken pastaneler hemen kapı önlerine yığmışlar kandil simiti kutularını. Biz de aldık bir tane. Eylül ayına girince sıcaklıklar düşecek denmişti. Ama bugün hava yine sıcak. Ayrıca bu sıcaklıklardan dolayı bir çok belediyede su kesintileri başladı. Her sıcak gün, suyumuzdan gidiyor. Artık sonbahar, sonbaharlığını gösterse de yağmurlar gelse. Havanın kapalı olduğu, biraz soğuk, biraz da yağmurlu günleri özledim. Böyle günlerde film izlemeyi ve kitap okumayı özledim. İki ya da üç haftadır kitap okumuyorum. En son okuduğum kitabı bitirdiğimde birkaç gün ara vereyim dedim. Oldu sana haftalar.