Kitabı satmayan blogcu...

Çikolatanın ambalajını açtı ve yemeye başladı. Bir yandan da kitabının satış rakamlarına bakıyordu. Ağzı çikolata yerken, gözü bilgisayar ekranındaydı. Kitabı çıkalı bir ay olmuştu ve şimdiye kadar sadece 5 tane satılmıştı. 5 tane satılması bile büyük bir olaydı. O çok istediği kitabı da yazmış ve yayınlatmıştı işte. Ama hiç de hayal ettiği gibi olmamıştı. Demek ki olay sadece kitabını yayınlatmakla bitmiyordu. Hemen kitabı kapış kapış satılacak değildi ya. Bir blogcuyu görmüştü geçenlerde. 8 tane kitabı vardı ama o da ünlü olmamıştı. Çok satanlar kitaplarda adını hiç görmemişti. Yani çok kitap yazmak da ünlü bir yazar olacağının garantisini vermiyordu. Bari blog yazımı yazayım diyerek ilgili sayfayı kapattı.

6 yorum:

  1. Güzel bir hikâye olmuş... eline sağlık.. "var böyle şeyler" :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Momentos. Seninkiler kadar iyi değil :)

      Sil
  2. Yazmak, görünürlükten çok kalıcılıkla; alkıştan çok iç sesle ilgilidir. Kimse görmese de, kelimeler bizi tanır. Belki de mesele ünlü olmak değil, yirmi yıl sonra bile hâlâ yazabiliyor olmaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de. Yıllar sonra da yazabiliyor olmak. Bu da muhteşem bir şey.

      Sil
  3. keyif için mutluluk için yazmak lazım :)

    YanıtlaSil