Okuduğum romanlarda, roman karakterlerinin ölmesi hiç hoşuma gitmiyor. Tam bir karakterle bağ kuruyorsun. Bir anda o karakter ölüyor. Evet, o bir karakter, gerçek değil. Ama insan yine de üzülüyor ya.
YİNE
YAZAMADIM…
Başarılarımı
yazacaktım. İmkan bulup da yazamadım. Nerden çıktı başarılarını yazmak
derseniz. Kişisel gelişimciler öyle diyor çünkü. Başarı derken de öyle büyük
büyük şeyler değil. İnsanlık için küçük, sizin için büyük şeyler yani. Arada
bakıp bakıp kendine gaz vermek için işte.
KAFEDE
YAZMAK…
Bazı
yazarlar kalabalık ortamlarda yazmayı seviyor. Mesela bir kafede. Oradaki konuşmalardan,
gördüklerinden hemen bir şeyler yazılabilir. Yazar tıkanıklığı yaşandığında,
çözüm yollarından biri olabilir. Hayatın içinden yazmak da böyle bir şey olsa
gerek.
Toplulukta hiç yazamam. Dikkatim çabuk dağılır :) Yazarsam kulaklıkla bir şeyler dinlerken yazarım, anlamı kalmaz. Bence toplulukta ne var ne yok not alıp sessizlikte yazmak daha etkili.
YanıtlaSilAnladım. Sen, sessizliğin yazarısın :)
Silsait faik öyle yazıyormuş :) insanlara bakıp :)
YanıtlaSilAhh Deep Ahh :) Birazcık olsun Sait Faik gibi yazabilsek. Daha ne ister insan :)
SilHer yerde ve her şartta yazmalı:)
YanıtlaSilEvet, kesinlikle :)
Sil